Ağrı Tarihi Ağrı Resimleri
AĞRI'NIN TARİHİ YERLERİ
Doğu Beyazıt Kalesi:
Dogubayazit sehrinin 7 km. güneydogusunda Belleburç denilen bir konumda, sarp bir kayalik üzerinde kurulmus olan ve günümüzde harabe bir durumda bulunan kalenin ilk olarak ne zaman ve kimler tarafindan yapildigi kesin olarak bilinmemektedir. Ancak kaledeki Urartu mezarlari ve antik çaglara ait kalintilar, buranin antik bir yerlesme oldugu izlenimini vermektedir. Bayazit sehrinin cografi konumu nedeniyle, kale tarih boyunca önemli görevler üstelenmistir.
Kalenin güneydogusunda da Urartu Dönemi'nden kaldigi sanilan bir yerlesim alaninin izleri vardir. D.Huff tarafindan kapsamli bir sekilde arastirilan buradaki kaya mezari M.Ö. 13 ile 9. yy. arasi olarak tarihlendirilmis ve Urartu döneminde kalenin adinin Daryunk oldugunu belirtmistir.
Dogubayazit'tan geçen tarihi Ipek Yolu'nun çok eski çaglara uzandigi düsünülürse, ilk yerlesmin Urartular'dan önce kuruldugu düsünülebilir. Dogal bir kale konumunda olan Karaburun tepelerinin sarp kayalari, düzgün tas duvarlarla örülerek muhkem bir kale insa edilmistir. Kalenin temelinde bulunan tasarin cins ve kesme tekniginden de, ilk kalenin Urartular tarafindan yapildigi, daha sonraki yillarda kalenin Selçuklular ve Osmanlilar tarafindan onarildigi anlasiliyor.
Dogubayazit ve çevresi, 1064 yilinda Büyük Selçuklular'in hakimiyetine geçmisti. Büyük Selçuklularin'da Urartu yerlesim alanini kullandiklari, hatta güneybatiya dogru genisledikleri, mevcut Selçuklu mezar kalintilarindan anlasilmaktadir. Bölge halki arasinda Dogubayazit kalesine, Ceneviz Kalesi diyenler de bulunmaktadir. Ortaçagin basinda Karadeniz kiyisinda bulunan limanlardan Asya'ya ticaret yapan Cenevizli tüccarlar, Dogubayazittan geçen transit yolu kullanmislardir. Bugün Bayburt, Erzurum, Diyadin, Dogubayazit üzerinden geçen transit yolu, eskiden kervanlarin da kullandigi süphe götürmez bir gerçektir diyen W.Heyd, J. Brant'in seyhatnamesine dayanarak Bayburt, Erzurum, Hasankale ve Dogubayazit'da kervanlarin konaklamasi için Cenevizliler'in kaleler yaptiklarini belirtmektedir.
Daryunk adi Dogubayazit ve çevresinin Celayirliler (1358-1382) tarafindan fethine kadar kullanilmistir. Celayir Devleti'nin iki kardes arasinda bölünmesinden sonra, Dogubayazit yöresi Sultan Bayezid'e verilmisti. Sultan Bayezid, Bayram Hoca'nin saldirilarina karsi koyabilmek için 1374 yilinda Dogubayazit Kalesi'ni restore ettirmis. Halk tarafindan çok sevilen Sultan Bayezid'in ölümünden sonra, halk onun anisina sehrin adini degistirerek Daryunk yerine ilk defa Bayezid adini vermistir.Eski kalenin adi da, Sultan Bayezid'a ithafen Bayezid Kalesi olarak degismistir.
Beyazıt Eski Cami:
Dogubayazit 1514 Çaldiran Savasi'ndan sonra I. Selim zamaninda Osmanli topraklarina katilmis, kalenin hemen yaninda, merkezi kubbeli ve tek minareli Selim Camiî de o dönemde yapilmistir. Caminin yer aldigi yamaç düzeltildikten sonra, duvar örülmek suretiyle düz bir teras olusturulmus ve üzerinde bu camii insa edilmistir. Kesme tastan yapilan camii, 15-20 m. x 15-20 m. boyutlarinda, kare plânli ve tek kubbelidir. Sonradan yikilan bes gözlü son cemaat yeri ile bir minaresi vardi. Yapida kahverengi tugla kirmizisi, sari ve beyaz renkte taslar karisik bir biçimde kullanilmistir.
Tarihi caminin giris kapisi, beden duvarlari, mihrabi, son cemaat yeri, mihrabiyeleri, duvar payeleri, kubbeye geçis sistemleri, duvarlardaki kemerler, pencereler ve minarenin yapiminda bir sadelik göze çarpar. Bayazit Camiî kubbesinin çökme tehlikesi ile karsi karsiya olmasindan dolayi, cami su anda ziyaret ve ibadete kapalidir.
Ayrica Eski Bayazit'da bulunan Ahmed-i Hani Türbesi ve Kerem ile Asli hikayelerine konu olan Kesisin Bahçesi de önemli turistik çekim merkezlerindendir.
Meya (GÜNBULDU) Mağaraları:
Diyadin ilçe merkezine 12 km uzakliktaki Günbuldu köyündedir. Antik bir kent görünümündeki yerlesim yerinde magaralar ve tarihi kalintilar köyün 400 m uzaginda bulunmaktadir. Kayalara oyularak yapilmis, barinma yerleri, tapinak, ibadethane, oda ve magaralar oldukça ilgi çekicidir. Barinak ve ibadethanelerde degisik inançlarin izleri görülmektedir.Oldukça tahrip edilmis kentten, günümüze mihrap, haçli taslar ve mezarlar kalmistir.Buradan çikarilan iki koç heykeli, su anda il merkezinde bulunmaktadir.
Ishakpaşa Sarayı:
Dogubeyazit'in 7 km güneydogusunda, Eski Dogubeyazit'in kayaliklari üzerindedir. Sarayin harem girisi üzerinde bulunan kitabesinde;
“Bin yüz ile doksan dokuz oldu buna tarih,
Ishaka meram üzere kem kil dü cihani”
yazilidir. Buradan yapinin H.1199 (M.1784) tarihinde yaptirildigi anlasilmaktadir.
Kitabede adi geçen Ishak ise, II.Ishak Pasa'dir. Yapi yaklasik yüz yillik bir dönem içerisinde tamamlanmistir. Dolayisiyla 1634-1680 yillari arasinda Beyazit Sancakbeyligi'ni yapan Çolak Abdi Pasa döneminde yapinin imarina baslanilmis ve 1784 yilinda II.Ishak Pasa döneminde yapi tamamlanmistir. Yapi 99 yilda tamalanmistir.
Ishak Pasa Sarayi, Saraydan öte bir külliyedir. Istanbul Top kapi Sarayindan sonra ikinci teskilatli saray sistemine sahiptir. Ayni zamanda yörenin en büyük tarihi eseri ve en çok gezilen turistik yeridir. Son devirde yapilan saraylarin en ünlüsüdür. Dogubeyazit ilçesinin 5 km. dogusunda bir yamacin tepesinde kurulan saray Osmanli Imparatorlugunun Lale devrinde yapilmis son büyük anit yapisidir. Harem dairesi Topkapi sarayi örnek alinarak yapilmistir. Saray binasinin oturdugu zemin vadi yakasinda oldugundan kayalik ve sarptir. Sadece dogu tarafinda müsait bir düzlük vardir. Bununla saray çevreye baglanir ve saraya giris çikis buradan saglanir. Ishak Pasa sarayinin oturdugu bölge arazi olarak dogudan batiya dogru inildikçe kademe kademe alçalir. Bu nedenle de sarayi belli bir eksene yerlestirmek için kuzey ve güney bati yönlerinde dolgular. yüksek terasli duvarlar ve bodrumlar yapilmistir. Siyah yontma taslarla alttan yukariya dogru düzgün bir meyille örülen teraslarin yüksekligi 15 metreyi bulur. Sarayin planinda Türk Saraylar Gelenegi esas alinmistir. Kapladigi alan 7600 m2 dir. Yapiminin 99 yil sürdügü söylenmektedir. Bin teskilati iç içe iki avlu etrafin da toplanmis birinci avlu etrafinda bulanan yapilar büyük tahribata ugradigindan ayakta bulunan bölümleri restore edilmistir. Böylece sarayin “U” seklindeki iki avlusundan birincisinin yalniz çevre duvarlari, ikincisinin ise karsilikli olmak üzere odalari ve yikilan temelleri bulunmaktadir. Sarayin mimarisinde Osmanli Fars ve Selçuklu medeniyetlerinin ortak etkisi gözlenmektedir. Uzaktan bakildiginda arazinin sertliginden dolayi insana bir sertlik duygusu kazandir maktadir. Bunun sebebi bir zamanlar çevresinde kurulmus olan sehrin asagiya tasinmis olmasi ve çevresinin issizlasmasidir. Ancak tüm bu sert ve issiz görünümüne karsi sarayin iç ve dis mimarisindeki güzellik yüreklere huzur bahseden bir ifade tasimaktadir. Yüksek duvarlar üzerine oturtulmus olmasina ragmen sulh ve sükunu temsil eden bir havasi vardir. Saray eski kalelerin özelligini kaybettigi atesli silahlarin gelistirilerek bol kullanildigi bir çagda yapildigindan dogu yönündeki tepelerden gelecek bir saldiriya karsi müdafaasi zayiftir. Cümle kapisi müdafaa bakimindan en zayif noktasidir. Cümle kapisinin tas ve oymaciligi muntazamdir. Orjinalleri altin kaplama olan sarayin kapilari Osmanli-Rus savasi sirasinda Ruslar tarafindan götürülmüs ve halen Moskova müzesinde sergilenmektedir.
Cümle Kapısı
Ishak Pasa sarayinin gerek plan gerekse cephe ifadesi bakimin dan gösterisli bir varligidir. 11 sütunludur. Ishak Pasa sarayi cümle kapisi çesitli mimarilerin kompozisyonu seklindedir. Farkli mimarilerin birbirlerini tamamlayan özellikleri bir araya toplanarak bütünlük arz eden bir yapit ortaya çikartilmistir. Plan kurulusu bakimindan Barok olan bir kitleyi Barok-Rokoko, Selçuklu ve Osmanli tenziyati ve mimari unsurlarindan alinmis çesitli elementlerle bir araya getirilerek bu unsurlar birbirlerine 1 yakistirilmakla, cepheyi gösteris bakimindan zenginlesti isterken yapicilik unsurlarinin aksatilmamasi da basarilmistir. Cümle kapisinda süs unsuru olarak taban oyugu üzerinde, k abartma yapraklarla süslü madalyonlar vardir. Kapinin iç cephesi bir tarafinda çesme diger tarafinda kapicinin oturdugu kulübe ile avluyu açilmaktadir. Klasik Türk çesmelerinden olan bu çesme halen akmaktadir.
Hamam
Hamam plani iki gözden olusmustur. Bunlardan birisi yikanma digeri ise giyinme yeridir. Her ikisinin üstü kubbelidir. Kubbelerin orta tavanlari çöktügünde bu hamamlarin isiklandirilmasi hakkinda saglikli bir bilgi bulunmamaktadir.
Ishak Paşa Sarayı Cami
Harem ile selamlik daireleri arasinda yer almaktadir. Camiye selamlik kismindan büyük bir ustalikla yapilmis sanat eseri sayilabilecek bir kapidan giriliyor. Caminin kible istikameti saray binasinin ilk göze çarpan yeri oldugundan bütün agirligin camiye verildigi kanisi hasil olmaktadir. Manevi bir korkudan olsa gerek sarayi tahrip edenler camiye fazla dokunmamislardir ama kursun ve maden çemberlerini söküp götürmek maksadi ile caminin son cemaat yerindeki ve harem kismindaki iki diregi yikmislardir. Caminin içinde yer alan mihrap, derin bir inis teskil eder. Mihrabin yaninda bir balkon gibi kurulmus plan minbere çikilir. Caminin kubbesi içten sivali, ayrica alt kisminda oldukça yüksek bir tanbur bulunmak tadir. Içten kubbenin sivalari üstüne agaç ve çiçek tasvir eden rokoko tarzinda islemeler yapilmistir. Camin kubbesi incelenmeye deger olup. kubbenin etrafinda rahatça dolasmaya müsait bir teras bulunmaktadir. Caminin genel mimarisi plan bakimindan barok, isleme unsurlari bakimindan rokokoyu andirmaktadir. Caminin minaresi basli basina bir abide görünümündedir. Yapilis tarzi tamamen Türk üslubu olup kaidesi kare planlidir. Alttan üste dogru sekiz köseli bir durumdan yuvarlak bir gövdeye geçilmektedir. Açik krem ve kirmizi ahlat tasla örülmüs petek petek serefe olup serefe korkulugunun inceligi minarenin kalin olan havasini degistiriyor. Tas özgülü külah üzerine tunç bir alem bulunmaktadir. Minareye içten 92 basamakla çikilmaktadir.
Selamlık Dairesi
Ishak Pasa Sarayinda selamlik dairesinden pek az kismi ayakta kalmistir Ikinci avlunun sag tarafinda yer alan cami ile bitisik harap bölgeler kalmis bulunmaktadir Selamlik dairesinde avlunun sag tarafina, yapilmis degerli bir kapi ile giriliyor. Yedi basamakli bir merdiven ile çikildiktan Sonra üzeri tonozlu uzunca bir hole ulasiyoruz Selamlik dairesindeki salonun uzunlugu18 m'dir. Bu dairenin en ilginç kismi cumbali köskün bulundugu yerdir. Bu kapidan kalabilmis ve yerinde bulunan dört ahsap konsol, Urartulardan kalma kalintilara bakacak bir sek ilde yerlestirilmistir. Bu konsüllerin üst kisminda bir kartal tasviri, alt tarafinda bir insan bas ve gövdesi, Ortasinda ise bir aslan yer almaktadir. Ahsap konsüllerin bulundugu yer itibariyle Tanrinin tüm yeryüzü ve gökyüzünün sorumlugunun insana yüklendigi düsüncesinin yani sira figürlerden Insanin ; aklin üstünlügünü ; aslanin; gücü, kartalin ise Yirticiligi ve hava hakimiyetini simgelendigi ifade edilmektedir. Bu ölçülü köskün ahsap oldugu, kalan izlerden anlasilmaktadir. Selamlik kisminda ayrica cami ve bitisik dört oda daha bulunmaktadir.
Merasim ve Eğlence Salonu
Dikdörtgen planli olup salon ikiser sütuna bindirilmis üçer kemerle üç kisma bölünmüstür. Etraf duvarlari süslü nislerle kaplidir. Nislerin üstlerinde saray ahalisini öven kitabeler mevcuttur. Salon isigini tavandan almaktadir. Burasinin ayni zaman da pasanin kabul salonu olarak da kullanildigi anlasilmaktadir. Bu salonda plan ve mimari olarak Barok ekolunun özelliklerini tasimaktadir.
Türbe Binası
Caminin kible duvari disina kurulmustur. Türbenin Ishakpasa'nin anne ve babasina ait oldugu söylenmektedir. Tür- benin en ilginç yani, mezar odasi girisi saglayan sahanin üstün deki kümbettir. Kümbet azda olsa Selçuklu kümbetlerini andirir. Kaidesi siyah tastan olup, diger kisimlari krem rengi kalker tasindandir. Cephe barok sitilindedir. Süslü kitabelerin yani sira oyuk içlerinde vazolardan çikan çiçekli dallar zengin ve gösterisli bir görünüm vermektedir. Dik bir merdivenle türbenin mezar odasina inilmektedir.
Asevi -Mutfak(DARUZZIYAFET)
Asevi 100 m2 kadar yer kaplar. Çati örtüsü dört büyük kemerin karsilikli kurulmasi ile olusmus ilginç bir yapidir. Genis saha içerisinde güneye bakan iki penceresi, diger duvarlardan çesitli yönlere açilan kapilari ile keçek bir as ocagi vardir Asevini yanindan baremin banyolari buradan da haremin salon ve o dalarina geçilebilir.
Harem Dairesi
Sarayin kuzeyde bir kisminin batida tamamini kaplayacak sek ilde harem odalari siralanmistir. Odalar günümüzdeki kalintilari ile iki katli bir görünüme sahiptir. Ancak iç kismi fazlaca yikik oldugundan dolayi zemin kattaki bölümleri incelenebilir. “L” seklindeki 12 odanin hemen hepsi ayni biçimdedir. Her birinin dis manzaraya bakan iki penceresi ve bunlarin arasinda birer sömine mevcuttur.
Toprakkale:
Eleskirt'e 14 km mesafedeki antik kenttir. Toprakkale'nin yapim tarihi bilinmemekle birlikte, Urartular döneminde yapildigi sanilmaktadir. Urartularin burada bir kale
yaptirdiklari ve küçük Arsaklilar'in burayi yeniden imar ettikleri bilinmektedir.Tapinak ve yerlesim yerleri tamamen harap bir hale getirilmis, kale burçlari ve bazi duvar kalintilari günümüze gelebilmistir.
Toprakkale Camii:
Cami ile ayni adi tasiyan köyde, bulunmaktadir. Cami üzerinde yer alan kitabeden, 1684 yilinda Mirza bin Abdi Pasa tarafindan yaptirildigi anlasilmaktadir. Cami, kare planli, tek kubbeli bir plan arz etmektedir. 12,50x12,50m ölçülerindeki cami, 8.20m çapindaki tromp geçisli bir kubbe ile örtülmüstür. 14 ahsap direk üzerine oturtulan son cemaat yerinin bir kismi sonradan yapilmistir.Beden duvarlarinda 6, kubbe kasnaginda ise birer atlamali olarak4 adet pencereye yer verilmistir.Beden duvarlarinin köseleri, taç kapi ve pencere etraflari kesme tastan, diger kisimlar ise moloz taslarla yapilmistir.
Hamur kümbeti
Hamur ilçe merkezinde yer almaktadir. Giris kapisi üzerindeki kitabeden, sadece 1802 yilinda yaptirildigi anlasilmaktadir. Plan bakimindan Kirsehir'deki Asik Pasa Türbesi'ne benzemekte olup, Selçuklu ve Osmanli Kümbetlerinden farkli bir planlama gösterir.Yapi dikdörtgen planli olup,içten aynali tonoz,distan balik sirti seklindedir.
Güney taraftaki orijinal olmayan tahta kapidan giris saglanir. Dogu cephesinde 3, batida ise 2 penceresi bulunmaktadir. Yapi, kesme tas malzeme ile yapilmis olup, cepheleri kusatan dört sira bazalt ile renkli bir görünüm kazanmistir. Kümbet içerisinde Ishak Pasa'nin torunlarindan Ibrahim Pasa'nin ve ailesinin mezarlari bulunmaktadir. Mezar taslari , bitkisel motifler, sekiz kollu yildiz ve arapça yazilar ile süslenmesine karsin, bunlar tahrip edilmislerdir.
Sosik Kalesi:
Hamur'un Karlica (Sosik) köyünde yapilmis kaledir. Ilçe merkezine 34 km uzakliktadir. Kalenin yapim tarihi bilinmemesine karsin, Akkoyunlular'dan kaldigi sanilmaktadir.
Bugünkü haliyle kalede; iki oda ve hamam ayakta kalabilmis diger kisimlar tahrip edilmistir. Kaleye ulasan blok taslardan yapilmis merdivenler bulunmaktadir. Kalenin alt tarafinda, ayri olarak yapilmis bir ibadethane vardir.
Dogubayazit sehrinin 7 km. güneydogusunda Belleburç denilen bir konumda, sarp bir kayalik üzerinde kurulmus olan ve günümüzde harabe bir durumda bulunan kalenin ilk olarak ne zaman ve kimler tarafindan yapildigi kesin olarak bilinmemektedir. Ancak kaledeki Urartu mezarlari ve antik çaglara ait kalintilar, buranin antik bir yerlesme oldugu izlenimini vermektedir. Bayazit sehrinin cografi konumu nedeniyle, kale tarih boyunca önemli görevler üstelenmistir.
Kalenin güneydogusunda da Urartu Dönemi'nden kaldigi sanilan bir yerlesim alaninin izleri vardir. D.Huff tarafindan kapsamli bir sekilde arastirilan buradaki kaya mezari M.Ö. 13 ile 9. yy. arasi olarak tarihlendirilmis ve Urartu döneminde kalenin adinin Daryunk oldugunu belirtmistir.
Dogubayazit'tan geçen tarihi Ipek Yolu'nun çok eski çaglara uzandigi düsünülürse, ilk yerlesmin Urartular'dan önce kuruldugu düsünülebilir. Dogal bir kale konumunda olan Karaburun tepelerinin sarp kayalari, düzgün tas duvarlarla örülerek muhkem bir kale insa edilmistir. Kalenin temelinde bulunan tasarin cins ve kesme tekniginden de, ilk kalenin Urartular tarafindan yapildigi, daha sonraki yillarda kalenin Selçuklular ve Osmanlilar tarafindan onarildigi anlasiliyor.
Dogubayazit ve çevresi, 1064 yilinda Büyük Selçuklular'in hakimiyetine geçmisti. Büyük Selçuklularin'da Urartu yerlesim alanini kullandiklari, hatta güneybatiya dogru genisledikleri, mevcut Selçuklu mezar kalintilarindan anlasilmaktadir. Bölge halki arasinda Dogubayazit kalesine, Ceneviz Kalesi diyenler de bulunmaktadir. Ortaçagin basinda Karadeniz kiyisinda bulunan limanlardan Asya'ya ticaret yapan Cenevizli tüccarlar, Dogubayazittan geçen transit yolu kullanmislardir. Bugün Bayburt, Erzurum, Diyadin, Dogubayazit üzerinden geçen transit yolu, eskiden kervanlarin da kullandigi süphe götürmez bir gerçektir diyen W.Heyd, J. Brant'in seyhatnamesine dayanarak Bayburt, Erzurum, Hasankale ve Dogubayazit'da kervanlarin konaklamasi için Cenevizliler'in kaleler yaptiklarini belirtmektedir.
Daryunk adi Dogubayazit ve çevresinin Celayirliler (1358-1382) tarafindan fethine kadar kullanilmistir. Celayir Devleti'nin iki kardes arasinda bölünmesinden sonra, Dogubayazit yöresi Sultan Bayezid'e verilmisti. Sultan Bayezid, Bayram Hoca'nin saldirilarina karsi koyabilmek için 1374 yilinda Dogubayazit Kalesi'ni restore ettirmis. Halk tarafindan çok sevilen Sultan Bayezid'in ölümünden sonra, halk onun anisina sehrin adini degistirerek Daryunk yerine ilk defa Bayezid adini vermistir.Eski kalenin adi da, Sultan Bayezid'a ithafen Bayezid Kalesi olarak degismistir.
Beyazıt Eski Cami:
Dogubayazit 1514 Çaldiran Savasi'ndan sonra I. Selim zamaninda Osmanli topraklarina katilmis, kalenin hemen yaninda, merkezi kubbeli ve tek minareli Selim Camiî de o dönemde yapilmistir. Caminin yer aldigi yamaç düzeltildikten sonra, duvar örülmek suretiyle düz bir teras olusturulmus ve üzerinde bu camii insa edilmistir. Kesme tastan yapilan camii, 15-20 m. x 15-20 m. boyutlarinda, kare plânli ve tek kubbelidir. Sonradan yikilan bes gözlü son cemaat yeri ile bir minaresi vardi. Yapida kahverengi tugla kirmizisi, sari ve beyaz renkte taslar karisik bir biçimde kullanilmistir.
Tarihi caminin giris kapisi, beden duvarlari, mihrabi, son cemaat yeri, mihrabiyeleri, duvar payeleri, kubbeye geçis sistemleri, duvarlardaki kemerler, pencereler ve minarenin yapiminda bir sadelik göze çarpar. Bayazit Camiî kubbesinin çökme tehlikesi ile karsi karsiya olmasindan dolayi, cami su anda ziyaret ve ibadete kapalidir.
Ayrica Eski Bayazit'da bulunan Ahmed-i Hani Türbesi ve Kerem ile Asli hikayelerine konu olan Kesisin Bahçesi de önemli turistik çekim merkezlerindendir.
Meya (GÜNBULDU) Mağaraları:
Diyadin ilçe merkezine 12 km uzakliktaki Günbuldu köyündedir. Antik bir kent görünümündeki yerlesim yerinde magaralar ve tarihi kalintilar köyün 400 m uzaginda bulunmaktadir. Kayalara oyularak yapilmis, barinma yerleri, tapinak, ibadethane, oda ve magaralar oldukça ilgi çekicidir. Barinak ve ibadethanelerde degisik inançlarin izleri görülmektedir.Oldukça tahrip edilmis kentten, günümüze mihrap, haçli taslar ve mezarlar kalmistir.Buradan çikarilan iki koç heykeli, su anda il merkezinde bulunmaktadir.
Ishakpaşa Sarayı:
Dogubeyazit'in 7 km güneydogusunda, Eski Dogubeyazit'in kayaliklari üzerindedir. Sarayin harem girisi üzerinde bulunan kitabesinde;
“Bin yüz ile doksan dokuz oldu buna tarih,
Ishaka meram üzere kem kil dü cihani”
yazilidir. Buradan yapinin H.1199 (M.1784) tarihinde yaptirildigi anlasilmaktadir.
Kitabede adi geçen Ishak ise, II.Ishak Pasa'dir. Yapi yaklasik yüz yillik bir dönem içerisinde tamamlanmistir. Dolayisiyla 1634-1680 yillari arasinda Beyazit Sancakbeyligi'ni yapan Çolak Abdi Pasa döneminde yapinin imarina baslanilmis ve 1784 yilinda II.Ishak Pasa döneminde yapi tamamlanmistir. Yapi 99 yilda tamalanmistir.
Ishak Pasa Sarayi, Saraydan öte bir külliyedir. Istanbul Top kapi Sarayindan sonra ikinci teskilatli saray sistemine sahiptir. Ayni zamanda yörenin en büyük tarihi eseri ve en çok gezilen turistik yeridir. Son devirde yapilan saraylarin en ünlüsüdür. Dogubeyazit ilçesinin 5 km. dogusunda bir yamacin tepesinde kurulan saray Osmanli Imparatorlugunun Lale devrinde yapilmis son büyük anit yapisidir. Harem dairesi Topkapi sarayi örnek alinarak yapilmistir. Saray binasinin oturdugu zemin vadi yakasinda oldugundan kayalik ve sarptir. Sadece dogu tarafinda müsait bir düzlük vardir. Bununla saray çevreye baglanir ve saraya giris çikis buradan saglanir. Ishak Pasa sarayinin oturdugu bölge arazi olarak dogudan batiya dogru inildikçe kademe kademe alçalir. Bu nedenle de sarayi belli bir eksene yerlestirmek için kuzey ve güney bati yönlerinde dolgular. yüksek terasli duvarlar ve bodrumlar yapilmistir. Siyah yontma taslarla alttan yukariya dogru düzgün bir meyille örülen teraslarin yüksekligi 15 metreyi bulur. Sarayin planinda Türk Saraylar Gelenegi esas alinmistir. Kapladigi alan 7600 m2 dir. Yapiminin 99 yil sürdügü söylenmektedir. Bin teskilati iç içe iki avlu etrafin da toplanmis birinci avlu etrafinda bulanan yapilar büyük tahribata ugradigindan ayakta bulunan bölümleri restore edilmistir. Böylece sarayin “U” seklindeki iki avlusundan birincisinin yalniz çevre duvarlari, ikincisinin ise karsilikli olmak üzere odalari ve yikilan temelleri bulunmaktadir. Sarayin mimarisinde Osmanli Fars ve Selçuklu medeniyetlerinin ortak etkisi gözlenmektedir. Uzaktan bakildiginda arazinin sertliginden dolayi insana bir sertlik duygusu kazandir maktadir. Bunun sebebi bir zamanlar çevresinde kurulmus olan sehrin asagiya tasinmis olmasi ve çevresinin issizlasmasidir. Ancak tüm bu sert ve issiz görünümüne karsi sarayin iç ve dis mimarisindeki güzellik yüreklere huzur bahseden bir ifade tasimaktadir. Yüksek duvarlar üzerine oturtulmus olmasina ragmen sulh ve sükunu temsil eden bir havasi vardir. Saray eski kalelerin özelligini kaybettigi atesli silahlarin gelistirilerek bol kullanildigi bir çagda yapildigindan dogu yönündeki tepelerden gelecek bir saldiriya karsi müdafaasi zayiftir. Cümle kapisi müdafaa bakimindan en zayif noktasidir. Cümle kapisinin tas ve oymaciligi muntazamdir. Orjinalleri altin kaplama olan sarayin kapilari Osmanli-Rus savasi sirasinda Ruslar tarafindan götürülmüs ve halen Moskova müzesinde sergilenmektedir.
Cümle Kapısı
Ishak Pasa sarayinin gerek plan gerekse cephe ifadesi bakimin dan gösterisli bir varligidir. 11 sütunludur. Ishak Pasa sarayi cümle kapisi çesitli mimarilerin kompozisyonu seklindedir. Farkli mimarilerin birbirlerini tamamlayan özellikleri bir araya toplanarak bütünlük arz eden bir yapit ortaya çikartilmistir. Plan kurulusu bakimindan Barok olan bir kitleyi Barok-Rokoko, Selçuklu ve Osmanli tenziyati ve mimari unsurlarindan alinmis çesitli elementlerle bir araya getirilerek bu unsurlar birbirlerine 1 yakistirilmakla, cepheyi gösteris bakimindan zenginlesti isterken yapicilik unsurlarinin aksatilmamasi da basarilmistir. Cümle kapisinda süs unsuru olarak taban oyugu üzerinde, k abartma yapraklarla süslü madalyonlar vardir. Kapinin iç cephesi bir tarafinda çesme diger tarafinda kapicinin oturdugu kulübe ile avluyu açilmaktadir. Klasik Türk çesmelerinden olan bu çesme halen akmaktadir.
Hamam
Hamam plani iki gözden olusmustur. Bunlardan birisi yikanma digeri ise giyinme yeridir. Her ikisinin üstü kubbelidir. Kubbelerin orta tavanlari çöktügünde bu hamamlarin isiklandirilmasi hakkinda saglikli bir bilgi bulunmamaktadir.
Ishak Paşa Sarayı Cami
Harem ile selamlik daireleri arasinda yer almaktadir. Camiye selamlik kismindan büyük bir ustalikla yapilmis sanat eseri sayilabilecek bir kapidan giriliyor. Caminin kible istikameti saray binasinin ilk göze çarpan yeri oldugundan bütün agirligin camiye verildigi kanisi hasil olmaktadir. Manevi bir korkudan olsa gerek sarayi tahrip edenler camiye fazla dokunmamislardir ama kursun ve maden çemberlerini söküp götürmek maksadi ile caminin son cemaat yerindeki ve harem kismindaki iki diregi yikmislardir. Caminin içinde yer alan mihrap, derin bir inis teskil eder. Mihrabin yaninda bir balkon gibi kurulmus plan minbere çikilir. Caminin kubbesi içten sivali, ayrica alt kisminda oldukça yüksek bir tanbur bulunmak tadir. Içten kubbenin sivalari üstüne agaç ve çiçek tasvir eden rokoko tarzinda islemeler yapilmistir. Camin kubbesi incelenmeye deger olup. kubbenin etrafinda rahatça dolasmaya müsait bir teras bulunmaktadir. Caminin genel mimarisi plan bakimindan barok, isleme unsurlari bakimindan rokokoyu andirmaktadir. Caminin minaresi basli basina bir abide görünümündedir. Yapilis tarzi tamamen Türk üslubu olup kaidesi kare planlidir. Alttan üste dogru sekiz köseli bir durumdan yuvarlak bir gövdeye geçilmektedir. Açik krem ve kirmizi ahlat tasla örülmüs petek petek serefe olup serefe korkulugunun inceligi minarenin kalin olan havasini degistiriyor. Tas özgülü külah üzerine tunç bir alem bulunmaktadir. Minareye içten 92 basamakla çikilmaktadir.
Selamlık Dairesi
Ishak Pasa Sarayinda selamlik dairesinden pek az kismi ayakta kalmistir Ikinci avlunun sag tarafinda yer alan cami ile bitisik harap bölgeler kalmis bulunmaktadir Selamlik dairesinde avlunun sag tarafina, yapilmis degerli bir kapi ile giriliyor. Yedi basamakli bir merdiven ile çikildiktan Sonra üzeri tonozlu uzunca bir hole ulasiyoruz Selamlik dairesindeki salonun uzunlugu18 m'dir. Bu dairenin en ilginç kismi cumbali köskün bulundugu yerdir. Bu kapidan kalabilmis ve yerinde bulunan dört ahsap konsol, Urartulardan kalma kalintilara bakacak bir sek ilde yerlestirilmistir. Bu konsüllerin üst kisminda bir kartal tasviri, alt tarafinda bir insan bas ve gövdesi, Ortasinda ise bir aslan yer almaktadir. Ahsap konsüllerin bulundugu yer itibariyle Tanrinin tüm yeryüzü ve gökyüzünün sorumlugunun insana yüklendigi düsüncesinin yani sira figürlerden Insanin ; aklin üstünlügünü ; aslanin; gücü, kartalin ise Yirticiligi ve hava hakimiyetini simgelendigi ifade edilmektedir. Bu ölçülü köskün ahsap oldugu, kalan izlerden anlasilmaktadir. Selamlik kisminda ayrica cami ve bitisik dört oda daha bulunmaktadir.
Merasim ve Eğlence Salonu
Dikdörtgen planli olup salon ikiser sütuna bindirilmis üçer kemerle üç kisma bölünmüstür. Etraf duvarlari süslü nislerle kaplidir. Nislerin üstlerinde saray ahalisini öven kitabeler mevcuttur. Salon isigini tavandan almaktadir. Burasinin ayni zaman da pasanin kabul salonu olarak da kullanildigi anlasilmaktadir. Bu salonda plan ve mimari olarak Barok ekolunun özelliklerini tasimaktadir.
Türbe Binası
Caminin kible duvari disina kurulmustur. Türbenin Ishakpasa'nin anne ve babasina ait oldugu söylenmektedir. Tür- benin en ilginç yani, mezar odasi girisi saglayan sahanin üstün deki kümbettir. Kümbet azda olsa Selçuklu kümbetlerini andirir. Kaidesi siyah tastan olup, diger kisimlari krem rengi kalker tasindandir. Cephe barok sitilindedir. Süslü kitabelerin yani sira oyuk içlerinde vazolardan çikan çiçekli dallar zengin ve gösterisli bir görünüm vermektedir. Dik bir merdivenle türbenin mezar odasina inilmektedir.
Asevi -Mutfak(DARUZZIYAFET)
Asevi 100 m2 kadar yer kaplar. Çati örtüsü dört büyük kemerin karsilikli kurulmasi ile olusmus ilginç bir yapidir. Genis saha içerisinde güneye bakan iki penceresi, diger duvarlardan çesitli yönlere açilan kapilari ile keçek bir as ocagi vardir Asevini yanindan baremin banyolari buradan da haremin salon ve o dalarina geçilebilir.
Harem Dairesi
Sarayin kuzeyde bir kisminin batida tamamini kaplayacak sek ilde harem odalari siralanmistir. Odalar günümüzdeki kalintilari ile iki katli bir görünüme sahiptir. Ancak iç kismi fazlaca yikik oldugundan dolayi zemin kattaki bölümleri incelenebilir. “L” seklindeki 12 odanin hemen hepsi ayni biçimdedir. Her birinin dis manzaraya bakan iki penceresi ve bunlarin arasinda birer sömine mevcuttur.
Toprakkale:
Eleskirt'e 14 km mesafedeki antik kenttir. Toprakkale'nin yapim tarihi bilinmemekle birlikte, Urartular döneminde yapildigi sanilmaktadir. Urartularin burada bir kale
yaptirdiklari ve küçük Arsaklilar'in burayi yeniden imar ettikleri bilinmektedir.Tapinak ve yerlesim yerleri tamamen harap bir hale getirilmis, kale burçlari ve bazi duvar kalintilari günümüze gelebilmistir.
Toprakkale Camii:
Cami ile ayni adi tasiyan köyde, bulunmaktadir. Cami üzerinde yer alan kitabeden, 1684 yilinda Mirza bin Abdi Pasa tarafindan yaptirildigi anlasilmaktadir. Cami, kare planli, tek kubbeli bir plan arz etmektedir. 12,50x12,50m ölçülerindeki cami, 8.20m çapindaki tromp geçisli bir kubbe ile örtülmüstür. 14 ahsap direk üzerine oturtulan son cemaat yerinin bir kismi sonradan yapilmistir.Beden duvarlarinda 6, kubbe kasnaginda ise birer atlamali olarak4 adet pencereye yer verilmistir.Beden duvarlarinin köseleri, taç kapi ve pencere etraflari kesme tastan, diger kisimlar ise moloz taslarla yapilmistir.
Hamur kümbeti
Hamur ilçe merkezinde yer almaktadir. Giris kapisi üzerindeki kitabeden, sadece 1802 yilinda yaptirildigi anlasilmaktadir. Plan bakimindan Kirsehir'deki Asik Pasa Türbesi'ne benzemekte olup, Selçuklu ve Osmanli Kümbetlerinden farkli bir planlama gösterir.Yapi dikdörtgen planli olup,içten aynali tonoz,distan balik sirti seklindedir.
Güney taraftaki orijinal olmayan tahta kapidan giris saglanir. Dogu cephesinde 3, batida ise 2 penceresi bulunmaktadir. Yapi, kesme tas malzeme ile yapilmis olup, cepheleri kusatan dört sira bazalt ile renkli bir görünüm kazanmistir. Kümbet içerisinde Ishak Pasa'nin torunlarindan Ibrahim Pasa'nin ve ailesinin mezarlari bulunmaktadir. Mezar taslari , bitkisel motifler, sekiz kollu yildiz ve arapça yazilar ile süslenmesine karsin, bunlar tahrip edilmislerdir.
Sosik Kalesi:
Hamur'un Karlica (Sosik) köyünde yapilmis kaledir. Ilçe merkezine 34 km uzakliktadir. Kalenin yapim tarihi bilinmemesine karsin, Akkoyunlular'dan kaldigi sanilmaktadir.
Bugünkü haliyle kalede; iki oda ve hamam ayakta kalabilmis diger kisimlar tahrip edilmistir. Kaleye ulasan blok taslardan yapilmis merdivenler bulunmaktadir. Kalenin alt tarafinda, ayri olarak yapilmis bir ibadethane vardir.