Aydın Tarihi Aydın Resimleri
AYDIN'IN TARİHİ YERLERİ

Picture
 Alabanda
Aydin Ili'nin Çine Ilçesi'ne 7 km. uzakliktaki Araphisar Köyü üzerinde kurulu olup, Ismi Karia dilinde at ve zafer anlamina gelen ALA ve BANDA sözcüklerinden olusmus bir Karia kentidir.
Karialilar tarihten önceki dönemlerde Ön Asya'ya gelip yerlesmislerdir. I.Ö. 4000 yillarinda Ege Denizi adalarina geçerek Mynos Uygarligi'nin öncüsü olmuslardir. I.Ö.3000 yillarinda yeni bir göç dalgasiyla Aydin-Mugla bölgesine yerlestiler. Bölgeye yerlesen ve Mylasa kentini merkez yapan Karialilar, Çine'nin Araphisar Köyü'ndeki ALABANDA Kentini yenilediler.
Alabandalilarin büyük bir zenginlige sahip oldugunu, lüks içinde yasadiklarini ve sehirdeki bütün kizlarin harp çaldiklarini Strabon'dan ögreniyoruz. Yapilan kazilarda iki tapinagin temelleri ortaya çikarilmistir. Kentteki önemli yapilardan biri bouleuteriondur. Bunun disinda doguda yogun sekilde görülen lahitler nekropolün burada yer aldigini göstermektedir. Bunun disinda su kemeri ve tiyatro görülebilen yapilardandir.

Aphrodisias
Adini ask ve güzellik tanriçasi Aphrodite'den alan Aphrodisias özellikle Roma çaginda Aphrodithe tapinimi ile ünlenmis antik bir kent olup, günümüzde de çok iyi korunmus anit yapilari ile Türkiye'nin en önemli Arkeolojik yerlerinden biridir.
Sonraki devirlerde üzerine tiyatro yapilan höyük, M.Ö. 5000'lere kadar giden Prehistorik bir yerlesmedir. M.Ö. 6. yüzyilda Aphrodisias küçük bir köydür. Ilk Aphrodithe tapinagi da bu devirde yapilmistir. Bu görünüm M.Ö. 2. yüzyilda izgara planli kentin kurulusu ile degismistir. Bu devirde kentte, yaklasik bir kilometrelik bir alana yayilmis 15000 civarinda insan yasiyordu.

M.Ö.1. yüzyilda Roma Imparatoru Augustus Aphrodisiasi kisisel korumasi altina aldi. Bugün ayakta kalan anitlar ondan sonraki iki yüzyil içinde yapildi. Tiyatro ve Tapinak arasinda etrafi sütunlarla çevrili iki meydan planlandi (Tiberius Portikosu ve Agora). Antik dünyanin en iyi korunmus Stadyumu ise kentin kuzey ucunda yer aliyordu. M.S. 3. yüzyilin sonlarinda Aphrodisias Roma Imparatorlugunun Karia Eyaletinin baskenti oldu. M.S. 4 yüzyilin ortalarinda da kentin etrafi surla çevrildi. M.S. 6. yüzyildan itibaren bayindir halini ve önemini kaybetmeye basladi. Aphrodithe Tapinagi kiliseye dönüstürüldü. Küçük bir kasabaya dönen kent 12. yüzyilda tamamen terkedildi.

Alinda
Aydin Ili'ne bagli Karpuzlu Ilçesi üzerinde yer alan Alinda, önemli Karia kentlerinden biridir. Hekatomnos'un kizi olan Ada, kardesi Pixodaros tarafindan Halikarnassos'tan kovulunca I.Ö. 340'ta Alinda'ya çekilmis ve bu sehri kendisine baskent yapmistir. Alinda'da bugün de ayakta kalan en önemli yapi agoradir. Akropolün güney-bati eteginde tiyatro yer alir. Akropol'de yalniz plani belli olacak durumda iki adet tapinak temeli yer almaktadir. Karpuzlu'nun evleri arasinda Karia tipi lahitler, Alinda nekropolünün sehrin güney eteginde yogunlastiginin belgesidir.

Amyzon
Aydin Ili'ne bagli Koçarli Ilçesi, Gaffarlar Köyü sinirlari içindeki Amyzon, Karia kentlerindendir. Kent tarihi konusunda yalnizca yazitlardan yararlaniyoruz. III. yüzyilda önce Ptolemaios, sonra Seleukos yandasligina geçen Amyzon, I.Ö. II. yüzyilin sonlarina dogru, Latmos asagisindaki Herakleia kenti ile bir ikili anlasma gerçeklestirdi. III. Antiokhos, I.Ö. 203'te Amyzon'a gönderdigi mesajda, kent ayricaliklarini onayladigini belirtmisti; Apollon ve Artemis tapinagina siginanlari koruma altina alma yetkisi de ayricaliklar arasindaydi. Kent surlari bugün de ayaktadir ve I.Ö. 300'lerde uygulanan izodomik yöntemle örülmüstür. Apollon ve Artemis tapinagi, surlar, tonozlu yer alti odalari ve Bizans yapisi, bugün ayakta olan yapilardandir.

Gerga

Aydin Ili'ne bagli, Çine Ilçesi Deliktas mevkiinde yer alan kent, Alabanda antik kentinin 13 km. kuzeybatisinda bulunmaktadir. Kentin tarihinin Arkaik Döneme kadar gittigini gösteren izler vardir. Halen kent içinde görülen kalintilar Arkaik Dönem ve Roma Dönemine aittir. Gerga, Karia kültürünü yansitan önemli bir merkezdir. Daglar arasinda kurulmus bir kent olmasi nedeniyle Karia karakterini korumus olan kentlerden biri olarak nitelendirilmektedir. Sur duvarlari tipik Karia stilindedir.
Gerga adi kaynaklarda bir kent olarak belirtildigi gibi yerel bir tanriya ait olabilecegi de belirtilmektedir. En önemli yapi, halen ayakta olan ve tapinak olarak adlandirilabilecek özelliklere sahip yapidir. Büyük kesme taslardan yapilmis, yapinin üçgen alinliginda yazi vardir. Yapinin hemen altinda yere düsmüs dev heykelin Kybele'ye ait olabilecegi düsünülmektedir.

Harpaşa

Nazilli Ilçesi'nin, Esenköy Köyü sinirlari içindedir. Köyün sirtini dayadigi Asar tepenin üzerinde yer alir. Arkaik Devirden kalma surlarinin kuzey yönündekiler hemen hemen büyük ölçüde ayakta kalmislardir. Sehirde kesintisiz olarak oturulmustur. Tiyatro, Helenistik Dönem özellikleri gösterir. Kent teraslar üzerine kurulmustur. Roma, Bizans, Beylikler ve Osmanli dönemlerinde iskân gördügü buluntulardan anlasilmaktadir. Bizans Döneminde küçülüp surlarini tepeye çeken kentte; daha sonra da oturulmus, Osmanli Döneminde Arpas Beyligi olarak mülkî ve askerî yönetim merkezi olmustur. Harpasa'da kuzeye dogru uzanan tepelerin üzerindeki tümülüsler Lidya etkisiyle yapilmistir.

Milet
M.Ö. 2000'in ortalarinda önemli bir Miken kolonisi olan kent, oldukça gelismis bir kültür ve ticaret merkeziydi. Bu özelligi ile Roma Çagi'nda da önemini sürdüren Milet, Bizanslilar zamaninda, Latmos körfezinin dolmasi ile ticari önemini yitirmistir. XIII. yüzyilda Mentese Beyligi tarafindan Türk Balat'i haline getirilen Milet, Menteseogullari'nin baskenti olarak parlak bir dönem yasamistir.
Söke-Milet yolunda ilerlerken göze ilk çarpan yerler tiyatroyla Bizans kalesidir. Tiyatro gezildikten sonra önündeki Kervansaray, Faustina Hamami, Ilyas Bey Camii, Serapis Tapinagi, Bouleuterion, Kutsal Yol, Ionik Stoa, Kuzey Agora, Delphinion, Liman Aniti, St. Michael Kilisesi, Heroon gibi baslica yapitlar görülmeye degerdir.
M.Ö. 2000'in ortalarinda önemli bir Miken kolonisi olan kent, oldukça gelismis bir kültür ve ticaret merkeziydi. Bu özelligi ile Roma Çagi'nda da önemini sürdüren Milet, Bizanslilar zamaninda, Latmos körfezinin dolmasi ile ticari önemini yitirmistir. XIII. yüzyilda Mentese Beyligi tarafindan Türk Balat'i haline getirilen Milet, Menteseogullari'nin baskenti olarak parlak bir dönem yasamistir. Söke-Milet yolunda ilerlerken göze ilk çarpan yerler tiyatroyla Bizans kalesidir. Tiyatro gezildikten sonra önündeki Kervansaray, Faustina Hamami, Ilyas Bey Camii, Serapis Tapinagi, Bouleuterion, Kutsal Yol, Ionik Stoa, Kuzey Agora, Delphinion, Liman Aniti, St. Michael Kilisesi, Heroon gibi baslica yapitlar görülmeye degerdir.
M.Ö. 2000'in ortalarinda önemli bir Miken kolonisi olan kent, oldukça gelismis bir kültür ve ticaret merkeziydi. Bu özelligi ile Roma Çagi'nda da önemini sürdüren Milet, Bizanslilar zamaninda, Latmos körfezinin dolmasi ile ticari önemini yitirmistir. XIII. yüzyilda Mentese Beyligi tarafindan Türk Balat'i haline getirilen Milet, Menteseogullari'nin baskenti olarak parlak bir dönem yasamistir. Söke-Milet yolunda ilerlerken göze ilk çarpan yerler tiyatroyla Bizans kalesidir. Tiyatro gezildikten sonra önündeki Kervansaray, Faustina Hamami, Ilyas Bey Camii, Serapis Tapinagi, Bouleuterion, Kutsal Yol, Ionik Stoa, Kuzey Agora, Delphinion, Liman Aniti, St. Michael Kilisesi, Heroon gibi baslica yapitlar görülmeye degerdir.
M.Ö. 2000'in ortalarinda önemli bir Miken kolonisi olan kent, oldukça gelismis bir kültür ve ticaret merkeziydi. Bu özelligi ile Roma Çagi'nda da önemini sürdüren Milet, Bizanslilar zamaninda, Latmos körfezinin dolmasi ile ticari önemini yitirmistir. XIII. yüzyilda Mentese Beyligi tarafindan Türk Balat'i haline getirilen Milet, Menteseogullari'nin baskenti olarak parlak bir dönem yasamistir. Söke-Milet yolunda ilerlerken göze ilk çarpan yerler tiyatroyla Bizans kalesidir. Tiyatro gezildikten sonra önündeki Kervansaray, Faustina Hamami, Ilyas Bey Camii, Serapis Tapinagi, Bouleuterion, Kutsal Yol, Ionik Stoa, Kuzey Agora, Delphinion, Liman Aniti, St. Michael Kilisesi, Heroon gibi baslica yapitlar görülmeye degerdir. M.Ö. 2000'in ortalarinda önemli bir Miken kolonisi olan kent, oldukça gelismis bir kültür ve ticaret merkeziydi. Bu özelligi ile Roma Çagi'nda da önemini sürdüren Milet, Bizanslilar zamaninda, Latmos körfezinin dolmasi ile ticari önemini yitirmistir. XIII. yüzyilda Mentese Beyligi tarafindan Türk Balat'i haline getirilen Milet, Menteseogullari'nin baskenti olarak parlak bir dönem yasamistir. Söke-Milet yolunda ilerlerken göze ilk çarpan yerler tiyatroyla Bizans kalesidir. Tiyatro gezildikten sonra önündeki Kervansaray, Faustina Hamami, Ilyas Bey Camii, Serapis Tapinagi, Bouleuterion, Kutsal Yol, Ionik Stoa, Kuzey Agora, Delphinion, Liman Aniti, St. Michael Kilisesi, Heroon gibi baslica yapitlar görülmeye degerdir.
M.Ö. 2000'in ortalarinda önemli bir Miken kolonisi olan kent, oldukça gelismis bir kültür ve ticaret merkeziydi. Bu özelligi ile Roma Çagi'nda da önemini sürdüren Milet, Bizanslilar zamaninda, Latmos körfezinin dolmasi ile ticari önemini yitirmistir. XIII. yüzyilda Mentese Beyligi tarafindan Türk Balat'i haline getirilen Milet, Menteseogullari'nin baskenti olarak parlak bir dönem yasamistir. Söke-Milet yolunda ilerlerken göze ilk çarpan yerler tiyatroyla Bizans kalesidir. Tiyatro gezildikten sonra önündeki Kervansaray, Faustina Hamami, Ilyas Bey Camii, Serapis Tapinagi, Bouleuterion, Kutsal Yol, Ionik Stoa, Kuzey Agora, Delphinion, Liman Aniti, St. Michael Kilisesi, Heroon gibi baslica yapitlar görülmeye degerdir.
M.Ö. 2000'in ortalarinda önemli bir Miken kolonisi olan kent, oldukça gelismis bir kültür ve ticaret merkeziydi. Bu özelligi ile Roma Çagi'nda da önemini sürdüren Milet, Bizanslilar zamaninda, Latmos körfezinin dolmasi ile ticari önemini yitirmistir. XIII. yüzyilda Mentese Beyligi tarafindan Türk Balat'i haline getirilen Milet, Menteseogullari'nin baskenti olarak parlak bir dönem yasamistir. Söke-Milet yolunda ilerlerken göze ilk çarpan yerler tiyatroyla Bizans kalesidir. Tiyatro gezildikten sonra önündeki Kervansaray, Faustina Hamami, Ilyas Bey Camii, Serapis Tapinagi, Bouleuterion, Kutsal Yol, Ionik Stoa, Kuzey Agora, Delphinion, Liman Aniti, St. Michael Kilisesi, Heroon gibi baslica yapitlar görülmeye degerdir.
M.Ö. 2000'in ortalarinda önemli bir Miken kolonisi olan kent, oldukça gelismis bir kültür ve ticaret merkeziydi. Bu özelligi ile Roma Çagi'nda da önemini sürdüren Milet, Bizanslilar zamaninda, Latmos körfezinin dolmasi ile ticari önemini yitirmistir. XIII. yüzyilda Mentese Beyligi tarafindan Türk Balat'i haline getirilen Milet, Menteseogullari'nin baskenti olarak parlak bir dönem yasamistir. Söke-Milet yolunda ilerlerken göze ilk çarpan yerler tiyatroyla Bizans kalesidir. Tiyatro gezildikten sonra önündeki Kervansaray, Faustina Hamami, Ilyas Bey Camii, Serapis Tapinagi, Bouleuterion, Kutsal Yol, Ionik Stoa, Kuzey Agora, Delphinion, Liman Aniti, St. Michael Kilisesi, Heroon gibi baslica yapitlar görülmeye degerdir.

Priene
Söke Ilçe merkezine 15 km. uzakliktaki Güllübahçe Kasabasi yakinindadir. Varligi M.Ö. 2. bin yilina kadar uzanan sehrin ilk kurulusu hakkindaki bilgilerimiz hâlen varsayimlara dayanmaktadir. Priene, Ion Konfederasyonunu teskil eden 12 kentin en küçügüdür. Kent; Ion, Lydya, Pers ve Roma çaglarini yasamistir. M.Ö. 499 - 96 yillarinda Pers baskinina karsi Ionlarin isyan etmesiyle kent büyük hasarlara ugrar. Kentin limani, Menderes'in tasidigi birikintilerle, 4. yüzyilda tamamen dolar. Bu yüzden Priene'liler burayi birakip kenti Mykale Dagi etegine ikinci kez kurarlar. Miletos'lu ünlü mimar Hippodamos'un planina göre kurulmus olan sehir Helenistik karakterdedir. Günümüze öteki kentlerden daha saglam olarak ulasmis olan Priene önce Pergamon Kralligi'nin, daha sonra ise Roma ve Bizans'in egemenligine geçmistir. Bizans devrinde piskoposluk merkezi olan sehir gittikçe önemi kaybederek 13.yüzyilda tamamen terkedilmistir.
Prytaneum, Bouleuterion, Evler, Athena Tapinagi, Büyük Kilise, Tiyatro, Yukari Gymnasion, Misir Tapinagi, Kutsal Stoa, Agora, Büyük Iskender Tapinagi veya Kutsal Evi görülmeye degerdir.

Didim

Didim Söke ilçe merkezine 55 km. uzaklikta önemli bir kutsal alan ve Apollon kehanet merkezlerinden biridir. Didymaion'un yapimi çok eskilere uzanir. Tapinak M.Ö. 494'te Miletos'a saldiran Persler tarafindan yikilmistir. tapinagin yeniden yapimi ise Büyük Iskender'in Pers zaferinden sonra gerçeklestirilmistir. M.Ö. 300'de yapimina baslanan tapinakta çalismalar uzun yillar boyunca sürmüstür. Ölçüleri çok büyük tutuldugu için yapimi I.S. 2. yüzyilin ortalarina dek süren yine de tam olarak bitirilemeyen tapinak, önceki tapinaklardan çok daha büyüktü. Efes'teki Artemision ile Samos'taki Heraion'dan sonra dünyanin en büyük üçüncü tapinagiydi. 60X118m. Ölçülerinde olan tapinak dört tarafi yedi basamakli merdivenle çevrili bir platform üzerine yapilmistir.Dogu girisinde ise 13 basamak bulunmaktadir. Binayi iki sira halinde saran sütunlarin sayisi 124 olup,sütun yüksekligi 19.70 m.dir.


Magnesia
Magnesia ad Meandrum, Aydin Ili, Germencik Ilçesi Ortaklar Bucagina bagli Tekin Köy sinirlari içinde Ortaklar-Söke karayolu üzerinde yer almaktadir. Kent, kurulusunun anlatildigi efsaneye ve antik kaynaklara göre Thessalia'dan gelen ve Magnetler olarak isimlendirilen bir kavim tarafindan kurulmustur. Perslerin ve Hellenistik Dönemde önce Seleukos, ardindan Bergama Kralligi'nin hakimiyetine giren Magnesia, Roma Döneminde önemini korumus, Bizans Döneminde piskoposluk merkezi olmustur. Magnesia, bir kent suru ile çevrili, yaklasik 1.5 km. çapinda bir alani kapsayan, izgara planli cadde ve sokak sistemine sahip bir kentti. I.Ö. 133 yilinda Bergama kralliginin vesayet yoluyla Roma imparatorluguna baglanmasiyla Magnesia da Asia eyaleti olarak adlandirilan Anadolu'daki Roma kentlerinden biri haline geldi.
Mastaura
Menderes Nehri kiyisinda Nysa antik kenti yakinlarinda yer alan Mastaura hakkinda çok fazla bilgiye sahip degiliz. Kent ticaret güzergâhinda olup, para basma ayricaligina sahipti. Strabon Orthosia ile birlikte Mastaura'dan da söz etmistir. Hiristiyanlik Döneminde Piskoposluk merkezi olup Aphesos ve Khalkedon konsillerine katilmistir. Bugün halk arasinda "Mastavra Kale" denilen mevkide bu kente ait yazit ve sikkeler bulunmustur.


Myus
Bafa Gölü kiyisinda, Miletos'un 15 km. dogusunda, Avsar Köyü yakinlarinda bulunmaktadir. Strabon Myus'un Atina krali Kodros'un oglu Kydrelos tarafindan kuruldugunu bildirilmektedir. Yine Strabon'un anlattigina göre Panionion birligine dahil kentlerden birisidir. Herodotos, I.Ö. 499'da Pers donanmasinin Myus kenti açiklarina demirledigini bildirmektedir. Ancak Herodotos Myus'un I.Ö. 494'teki Lade Deniz Savasina sadece üç gemi ile katildigini bildirmektedir. Yapilan kazilarda antik kaynaklarda adi geçen ve beyaz mermerden yapildigi bilinen Dionysos tapinagi ortaya çikarilmistir. Kent üzerinde bugün Dionysos tapinagina ait parçalar, Arkaik Döneme ait sur duvarlari ve Bizans kalesi kalintilari görülmektedir.


Nyssa
Nysa'nin kurulusu hakkindaki bilgileri Augustus devrinin ünlü gezgin ve cografyacisi Amasya'li Strabon (M.Ö. 64-M.S. 21) ile tarihçi Byzantion'lu (Istanbul) Stephanus'un (M.S. 6. yüzyil) anlattiklarindan ögreniyoruz. Nysa, daha önce de degindigimiz gibi Eskiçag'da özellikle egitim alaninda ünlü olan bir kentti ve Strabon da bu kentte egitim görmüstü. Antik kentteki Gymnasion ile Kütüphane kalintisi Nysa'daki bu egitim yapilarini olusturmaktaydi. Nysa adi özellikle Hellenistik devir krallik ailesi kadinlari arasinda oldukça sik rastlanan bir addir. Byzantion'lu Stephanus, Ethnica adli eserinde Eskiçag'da Nysa adini tasiyan on kentten Karia bölgesindekinin Suriye Krali Seleukos'un oglu I. Antiochos Soter (M.Ö. 281-261) tarafindan esi adina kuruldugunu belirtir. Strabon'a göre ise Nysa, Peloponnes'deki (Yunanistan'in güneyinde yarimada= Mora yarimadasi) Sparta'dan gelen Athymbros, Athymbrados ve Hydrelos adli üç kardes tarafindan kurulan üç ayri küçük yerlesmenin sonradan büyük bir kent halinde birlesmesi ile olusmustur ve Athymbros da bu yeni kentin kurucusu olarak anilmistir. Bu nedenle antik kent baslangiçta Athymbra olarak adlandirilmis ve zaman zaman da Antiocheia olarak taninmistir. Kentin adinin M.Ö. 2. yüzyilin baslarinda Nysa oldugu bilinmektedir.
Aydin Ili'ne bagli Sultanhisar Ilçesi sinirlari içindeki Karia kentlerindendir. Kent ile ilgili en önemli bilgileri yasaminin büyük bölümünü Nysa'da geçiren Strabon'dan almaktayiz. Strabon kentin iki bölümden olustugunu anlatmaktadir. Sehri ikiye bölen sel yataginin batisinda gymnasion yer almaktadir. Kuzeyde Bizans yapi kalintisi ve kütüphane yer almaktadir.Roma Dönemi Kütüphanesi iki katli olup, Efes'teki Celsus Kütüphanesinden sonra Türkiye'nin en iyi korunmus antik çag kütüphanesidir. Kütüphanenin kuzeyinde ise sahne binasinda görülen kabartmalariyla ayri bir öneme sahip olan tiyatro bulunmaktadir. Sel yataginin dogusunda ise odeon ve bouleuterion yer alir. Sehrin nekropolü batida ufak bir yerlesme yeri olan Akharaka yolu üzerinde bulunmaktadir.

Orthosia

Aydin Ili'ne bagli Yenipazar Ilçesi, Donduran Köyü sinirlari içinde yer almaktadir. Antik Çag yazarlarindan Strabon Orthosia'dan Karia yerlesmesi olarak söz etmektedir. I.Ö. 7. yüzyilda Kimmerlerin saldirisina ugrayan kent, Lydia Krali Alyattes'in Kimmerleri yenmesi sonucu bu egemenlikten kurtulup Lydialilarin eline geçen I.Ö. 6. yüzyilda ise Ionia birligine katilir ve birçok Anadolu kenti gibi Perslerin egemenligine girer. Kentteki önemli yapilar arasinda yer alan tiyatro ve Bizans yapisi bugün de ayaktadir. Nekropol üzerinde ise iyi korunmus durumda lahitler ve oda mezarlar kaliteli isçilik göstermektedir.

Piginda

Aydin Ili'ne bagli Bozdogan Ilçesi, Çamlidere Köyü'nün yaklasik 7 km. kuzeyinde yer alan kent Byzantion'lu Stephanos'un bildirdigine göre, Karia'da yer alan küçük bir yerlesmedir. Kentle ilgili bilgilerimiz hiç arastirma yapilmamis bir yerlesim olmasi nedeniyle sinirlidir. Üç akropolden olusan kent üzerinde Helenistik Döneme ait surlar bugün rahatlikla görülebilmektedir. Tiyatro ve olasilikla Heraion olarak adlandirabilecegimiz kutsal yapi önemlidir. Kare planli yapida ele geçen yazittan ögrendigimize göre kent üzerinde Zeus Pigindenos (Pigindali Zeus) kültü ve bu külte bagli Zeus Tapinagi yer almaktadir. Bu tapinagin yeri henüz saptanmis degildir. Ancak bunun Piginda' da oldugu sanilmaktadir.

Pygela

Aydin Ili'ne bagli Kusadasi Ilçesi'nin kuzeyinde yer alan Pygela efsaneye göre Agamemnon'un askerleri tarafindan kurulmustur. Agamemnon'un askerlerinin bir kismi bir çesit hastaliktan dolayi burada birakilmislar ve bunlar kentin ilk halkini meydana getirmislerdir. Strabon'un bildirdigine göre Pygela'da Artemis Munykhia tapinagi bulunmaktadir. Yapilan kazilarda ortaya çikarilan Hellenistik Döneme ait surlarin disinda kente gelen ziyaretçilerin görecegi fazla yapi bulunmamaktadir.

Tralles

Bugünkü Aydin Ili sinirlari içindedir. Efsaneye göre Argoslular ve barbar Trakyali Tralleislilerce kurulmustur. Ancak daha önceleri Karialilarca kullanilmis bir kent olmalidir. I.Ö. 334'te Iskender tarafindan alinmasindan sonra, Helenistik kralliklar arasinda sik sik el degistirmistir. Bergama krallik çaginda ise yontuculukta zirveye ulasmis, Bergama Zeus sunaginda çalistiklari bilinen Apollonios ve Tauriskos isimli iki büyük yontu ustasini yetistirmistir. Strabon tarafindan halkinin zenginligi anlatilan kent üzerinde bugün ayakta kalan tek yapi, Aydinlilarca Üçgözler olarak adlandirilan I.S. II. yüzyilda yapilmis gymnasiona ait kalintidir. Nekropol kentin güneyinde modern Aydin'in üzerinde yer aliyor. Yapilan kazilarda ele geçen yazitlardan ve antik çag yazarlarinin anlattiklarindan, Hellenistik Dönemde Zeus Larasios tapinagi ve buna bagli Zeus Larasios kültünün varligi anlasilmaktadir. Ancak yeri bugün kesin olarak belli degildir. Bunun disinda agora, tiyatro, stadion kentin diger yapilarindandir.

Panionion

Aydin Ili'ne bagli, Kusadasi Ilçesi, Güzelçamli beldesi yakinlarinda yer almaktadir. Oniki Ion kenti birliginin toplanma yeri bilinmektedir. Bugün sur duvarlari ve meclis binasinin kalintilari görülebilmektedir.
Içlerinde Eski Izmir kentinin de bulundugu 12 Ion kenti Panionion olarak adlandirilaran politik amaçli bir birlik olusturmuslardir. Izmir, M.Ö. 7 - 6 nci yy.da bu birlige katildigindan dolayi, Panionion'un 9 uncu yy.'dan daha sonra kurulmus oldugu düsünülemez.

Neapolis

Aydin Ili'ne bagli, Kusadasi Ilçesi, Yilanciburnu mevkiinde yer alan kent Strabon'un anlattigina göre, Samos'lular Marathesion kentine karsilik, kendilerine cografi olarak daha yakin bulunan Neapolis'i Ephesoslulardan almislardir. Antik çagda bu adla anilan birçok kent vardir. Herodotos Misir'da ve Kuzey Yunanistan'da bu adi tasiyan iki kentten bahsetmektedir. Bugün kentte ayakta kalan hiçbir yapi görülmemektedir.

Euhippe

Aydin'in merkezinde, Dalama bucaginda yer alan antik yerlesimdir. Büyük Menderes'in güney kiyisindadir. Burada bir adet yazit bulunmustur ve bu yazitta kentin adi geçer. Euhippe'de Hellenistik ve Roma Dönemlerinde para basilmistir.

Antiokheia

Aydin Ili'ne bagli, Kuyucak Ilçesi, Çiftlik Köyü'nün 500 m. dogusundadir. Çul Daginin eteklerinde ve Dandalos Çayi'nin kiyisinda Asartepe'de kurulmus bir antik kenttir. Symmaitos ve Kranos adli iki sitenin Seleukid Krali Antiokhos Soter'in (I.Ö. 281-261) zamaninda birlestirilmesiyle kuruldugundan dolayi kent onun adini tasir. Kent hakkinda Strabon'dan bilgi almaktayiz. Strabon Antiokheialilarin ülkesindeki Men tapinagindan bahseder. Strabon Antik Çagda bu kentte çok kaliteli incir üretildiginden, Diotrephes isimli ünlü filozofun yine burada yetistigini söyler.)

KERVAN SARAYLARI

Öküz Mehmet Pasa Kervansarayi
Kusadasi iskelesi yakinindadir.1619 yilinda Sadrazam Öküz Mehmet Pasa tarafindan yaptirilmistir. Kervansaray yüksek duvarlarla çevrili olup, avlulu ve iki katlidir. Günümüzde konaklama tesisi olarak kullanilmaktadir.