Düzce Tarihi Düzce Resimleri
DÜZCE'NİN TARİHİ YERLERİ

Picture
Konuralp Müzesi

18 Kasim 1994 tarihinde açilan, Roma, Bizans ve Osmanli dönemlerine ait eserlerin sergilendigi Konuralp Müzesi'nde, 3 teshir salonu, 1 laboratuar, 2 depo, 1 konferans salonu, idari kisim ve hizmet odasi mevcuttur.

Müzede 1.831 arkeolojik, 456 etnografik ve 3.837 adet çesitli devirlere ait sikke olmak üzere toplam 6.124 eser yer aliyor. Arkeoloji ve etnografya salonlarinda birbirine bagli duvar vitrinleri yer alan müzenin arkeoloji salonunda 4 adet sikke vitrini bulunuyor.


Antik Şehir: PRUSIAS AD HYPIUM (KONURALP)

Düzce'ye bagli Konuralp beldesinde yer alan antik sehrin tarihi, milattan önce 3. yüzyila kadar dayaniyor. Konuralp ilk olarak tarih sahnesine Hypios adi ile çikiyor. Dogudan batiya uzanan, Küçük Melen ve Tabak Çaylari yakininda, ovada son bulan bir tepenin üzerine kurulan kasabanin adi Hypios'dan sonra Kieros olarak anilmaya baslamis.

Kieros'un tarihi de tam olarak aydinlatilamamistir. Mariandynlere ve Herekleia Devleti'ne karsi harekete geçen Bithynler, krallari 1. Prusias (M.Ö.283 - M.Ö.183)'in eliyle Sangarios'un dogusundaki Kieros'u zaptettiler.

Buraya Bithyn kolonisi yerlestirerek kisa zamanda eskisine göre daha bayindir hale getiren 1. Prusias, sehri bir çok abidelerle süsledi ve tahkim ettirdikten sonra adini da degistirdi. Böylece Kieros M.Ö. 2. yüzyil sonlarinda tarih sahnesinden çekildi. Burasi Kralin adina izafeten “Prusias” ismini aldi. Bursa ve Gemlik'deki diger Prusias sehirlerinden ayirt edilmek için bu yeni kente Prusias Pros Hypios, yani “Melen Kenarindaki Prusias” adi verildi.

Prusias Pros Hypios, M.Ö. 74 yilina kadar Bithyn hakimiyetinde yasadi. Kral, 4. Nikomedes, Philopater zamaninda, siyasi çalkantilara maruz kaldi. Büyük Pontus Krali Mithridates'in diger Bithynia sehirleri gibi Prusias Pros Hypios'u istila ederek Pontus hakimiyetine soktu. Bithynia Krali Nikomedes ise ölmeden önce kralligini Romalilar'a vasiyet yolu ile birakti. M.Ö. 74'den sonra, Roma hakimiyeti basladi. Bu devrede Prusias Pros Hypios, Latin kültürünün tesiri altinda kaldi. Merkezi Nikomedia olan Bithynia Pontus eyaletinin sehri olarak ve “Prusias ad Hypium” adiyla yasayisina devam etti.

Kesfedilen ve Fransiz arkeologlardan Georges Perrot'nun ilim alemine kazandirdigi bir kitabeden, Prusias ad Hypium'da on iki kabile ve her birinin iki basinin oldugu anlasilmaktadir.

Ekonomik hayatin Roma Çagi boyunca canli oldugu, hemen hemen bütün devlet reislerine ait paralardan ve mimari eserlerden anlasilmaktadir. Sehrin sembolü olan Tanriça Tyche heykeli ve bu gün Tabak Çayi yataginda toprakla kapanmaya yüz tutan Roma Köprüsü, 3 kemerli ve 10 metre boyundadir. Prusias ad Hypium'un ilk çaglarina ait surlardan ise belirli bir iz kalmamistir.

Roma Devri, 395'de sona ermistir. Özellikle, imparatorlugun her yerinde oldugu gibi Prusias'da da dini akimlarin mücadelesi görüldü. Zira Hiristiyanlik önce gizli, sonra açikça, eski ve Roma dini inançlarina meydan okudugu gibi maglup etmeyi de basarabilmisti. Roma Devri'nin sonlarina dogru, bilinmeyen sebeplerden dolayi Imparator 1. Teheodosius (378-395) 384 ve ya 385'de Paphlogonia ve Bithynia Eyaletleri'nden bazi sehirleri alarak, bunlarla oglu Honorius'un adini verdigi Honorius Eyaletini kurmustu. Yeni düzenlemede Prusias ad Hypium da bu eyaletin sinirlari içinde önemli bir sehir mevkiini koruyabilmisti. 535 yilina dogru Prusias (Konuralp), Claudiopolis'ten sonra bölgede ikinci önemli sehir oldu. Konuralp'de bulunan Hac isaretli mezar mermerleri de bu devre ait arkeolojik kalintilardandir.

395'de Büyük Theodosius öldü ve Roma Imparatorlugu resmen Dogu ve Bati olmak üzere ikiye bölündü. Bu dönemde Prusias ad Hypium da Dogu Roma Imparatorlugu sinirlarinda

kaldi. Düzce, Osman Gazi'nin beyligi sirasinda Türk hakimiyetine katildi. Orhan Gazi'nin mahiyetinde Geyve, Alp Suyu, Karacebüs hisarlarini fetheden Konur Alp, Akçakoca ve Abdurrahman Gazi, Bizans devrinde Regio Tarsia adi verilen Akova'ya akinlara basladi. Konuralp, Bolu topraklarina karsi bir sefer düzenlemis, Düzbazar'i ele geçirdikten sonra da, simdi yeri hala belirlenemeyen Uzunca-Bel'de Bizanslilar'la iki gün vurusmayarak beklemis ve arkasindan son darbeyi vurmustur.

Osman Gazi, Düzce Pazari (yani ovayi) ve Bizans Prusias'ini, Konur Alp'in yönetimine verdi. 14. yüzyilin ilk çeyreginden itibaren bu bölge Konur Alp ili ve kisaca “Konrapa” diye anilmistir.

Antik Tiyatro(40 BASAMAKLAR)

Konuralp'in etnik zenginligini gösteren en önemli kalintilarindan biri de tiyatrosudur. Halk arasinda 40 Basamaklar olarak da bilinen antik tiyatro, M.S. birinci yüzyila kadar yöreye hakim olan Prusias Kralligi döneminin sanatsal zenginligini gösteren en canli eserler arasindadir. Adi her ne kadar 40 Basamaklar olarak anilsa da, tiyatro ilk zamanlarindan bu güne, sahnesi yikilmis, oturma kademeleri ise yari yariya yok olmus bir eser olarak kalmistir.

Tepenin üst kismina yaslanmis olarak duran tiyatro, yari daire seklinde olup, iki ucu kesilmis , oturma kademeleri yari daireden daha kisa bir sekil almistir. Güneye bakan tiyatronun uzunlugu 100 metre, genisligi ise 74 metredir. Beyaz, saglam ve mahalli güzel kalkerli taslardan yapilmistir.

Üst kismindaki oturma kademelerinin yarisi iyi korunabilmis durumdadir. Aslan pençeleri ile süslenmis olan oturma kademelerini bölümlere ayiran yedi merdiven bulunuyor. Sahne binasi büyük dikdörtgen seklinde olan tiyatronun, sagda ve solda bir koridora açilan kemerli geçitleri ile orkestranin bulundugu kesime geçiliyor. Kemerlerden yalnizca en sagdaki, yari daire seklinde ve örtülü olani bugüne kadar ayakta kalmistir.

Sahnenin önündeki üç büyük kemerli kapidan ise bu gün yalnizca biri saglam olarak duruyor. Cephede kornis altinda büyük harflerle yazili Yunanca kitabeden ise küçük bir parçasi bugüne kadar muhafaza edilebilmistir.

Yaklasik 2000 yillik tiyatronun alani içinde kalan yapilarin istimlak edilmesi, Konuralp Belediyesi tarafindan çevre düzenlemesi ve aydinlatmasinin yapilmasindan sonra düzenlenen çesitli etkinliklerle yeniden canlandirildi. Antik Tiyatro son yillarda düzenlenen festival ve konserlere de ev sahipligi yapiyor

 

Mermer Köprü:

Konuralp'in batisindan geçip, Efteni Gölüne dökülen Tabak Deresi üzerinde; Akçakoca yolu ile Çilimli yol ayrimindaki mermer köprünün bu gün yalnizca 10 metrelik üç kemeri görülebiliyor. Beyaz mermer bloklardan ve hiç harç kullanilmadan yapilmis olmasi köprünün en büyük özelligi olarak tanimlaniyor.

Akçakoca Yolu Konuralp çikisinda bu gün kullanilmakta olan yeni köprünün arkasinda kalan tarihi mermer köprünün, 50 yil kadar önce, halen faaliyette olan yeni köprü yapilincaya kadar kullanilmis oldugu biliniyor. Ancak ne zaman ve nasil yarisinin yikildigi konusunda kesin bir bilgi yok. Yarisi yikilmis olmasina ragmen bu gün bile tas yapisi bozulmamis olan köprünün de M.S. birinci yüzyila ait oldugu saniliyor.

Kisa bir süre öncesine kadar çevresindeki evlerin bahçesinde kaybolan köprünün yoldan ancak bir bölümü fark edilebiliyordu. Akçakoca yolu üzerinde sürdürülen yol genisletme çalismalari kapsaminda dere üzerine yapimina baslanan ikinci köprünün kazilari sirasinda tarihi mermer köprü de çevresi açilarak gözler önüne çikartildi.

 

Mozaikler

Ilk olarak 1959 yilinda Konuralp sehir merkezinin güneyinde, Akçakoca yolu kenarinda Eski Roma Yolu oldugu tahmin edilen kanal mevkiinde tesadüfen iki büyük ve önemli mozaik bulunmustur. Daha sonra bu mozaiklerin bulundugu alanda Istanbul Arkeoloji Müzeleri adina kazi yapilmistir.

Mozaikler o tarihte yeterli ödenegin olmamasi nedeni ile çikartilamamis ve üzeri yeniden kapatilmis.

1997 yilinda Konuralp Turizm Tanitma Dernegi tarafindan baslatilan girisimler sonucunda Kültür Bakanligi'ndan izin alinarak Bolu Müze Müdürlügü'nün gözetiminde mozaik için yeniden kazi baslatildi. 1959 yilinda bulunan ve üzeri kumla kapatilan mozaikler ortaya çikarildi. 40 metrekarelik mozaik zeminde lir çalan Orpeus, çevresinde hayvanlar ve dört kösesinde dört mevsim tasvirli kadin basi figürleri bulunuyor.

Diger mozaikte ise Achilleus ve annesi Thetis'le ilgili ve bir sahne resmedilmistir. Mozaik zeminin M.S. 1. yüzyilda Roma Devri'nde yasayan zengin bir Romali'nin evinin salonuna ait zemin dösemesi olabilecegi tahmin ediliyor

 

Surlar

Roma çagina ait olan kale duvarlarindan hiç bir kalinti görülmüyor. Ancak, M.S. 253-268 yillarinda Imparator Gallienus zamanina ait sikkede, Prusias-ad-Hypium'un iki kuleli sehir kapisinin tasviri görülmekte. Bizans çagi surlarinin 200 metrelik bir kismi ise hala ayakta. Bu surlar, Akçakoca Yolu kenarinda, Antik köprünün bulundugu yerin tam karsisindan baslayarak Hamam Sokagi'na kadar devam ediyor. Evlerin bahçelerinde kalan surlarin bir kismi bugün kimi yerde evlerin temelini kimi yerde de bahçe duvarlarini olusturuyor.

Yine sehir merkezinin güneyinde; Düzce'den gelen ana caddenin saginda Antik tiyatroya

uzanan dar bir yol üzerinde bulunan ve “Atli Kapi” adi ile anilan bir kapi bulunuyor. Sokaga da adini veren Atli Kapi'nin ikinci defa kullanilmis olan mahal tastan büyük bir lentosu bulunuyor. Üzerinde at tasviri ve Yunanca bir kitabe bulunan tasin, bir Prusias vatandasi tarafindan annesine mezar kitabesi olarak yapildigi saniliyor. Surlar buradan itibaren bir süre daha güneydogu istikametine dogru devam ediyor ve kare seklinde bir kule ile son buluyor.

Kale duvarlari, bir biri üzerine konan kitabeli sunaklar, kaideler, tiyatroya ait oturma kademeleri ve büyük bloklarla yapilmis. Bizans dönemine ait olan surlarin büyük bir kismi yari yariya toprak altinda kalmis. Toprak üstünde bulunanlar ise ya evlere temel tasi olarak ya da bahçe duvari gibi çesitli amaçlarla kullaniliyor.

Diger tarafta sehrin yüksek kisminda, akropolde, Osmanli dönemine ait surlar bulunuyor. Bu surlarin bulundugu çevrede yörenin meshur agasi Topçuoglu Ailesi'nin konaginin bulundugu belirtiliyor.

 

Su Kemerleri

Sehrin eski su tesisatindan kalma 11 tane istinat ayagi, akropol tepesi ile Kemer Kasim Köyü yolu üzerindeki tepeler üzerinde saglam olarak duruyor. Üzerinden geçen su kanallarini tasidigi sanilan su tesisati moloz tas ile yapilmis. Tesisat kimi kaynaklara göre Osmanlilar dönemine, kimi kaynaklara göre ise daha eski dönemlere ait olarak belirtiliyor.

Su tesisatinin 500 metre kadar dogusunda, Çan Kule denilen yerde kitabeli bir lahit ile mozaik döseme kalintilari ve kilise olmasi muhtemel bir harabe mevcut.

Tyche Heykeli

1931 yilinda bulunan ve halen Istanbul Arkeoloji müzesinde sergilenen; 2.60 metre yükseklikteki heykel Bereket Tanriçasi Tyche'yi tasvir etmektedir. M.Ö. 4. yüzyildaki heykeltiraslik mekteplerinin tesiri altinda, M.S. 2. yüzyilda yapilmis olan bu büyük heykelle birlikte bir de, üzerinden 10 satirlik kitabesi bulunan heykel kaidesi ortaya çikarilmistir. Sehrin sembolü olan Tanriça Tyche'nin sol eli çesitli meyve ve toprak ürünlerinden meydana gelen bir bereket boynuzu tutmakta. Ayni kolu üstünde ise elinde üzüm salkimi ile bir çocuk bulunmakta ve basinda da bir taç bulunmaktadir.

 

Antonınus Pius Büstü

1991 yilinda, Konuralp'in güneyindeki bir tarlada Roma Imparatoru Antonius Pius'un (M.S. 138-161) büstü bulunmustur. Büst Konuralp Müzesi'nde sergilenmektedir.

Heykeller

Konuralp'den çikarilip 1901'de Istanbul müzesine alinan diger heykeller de Lateran Müzesindeki Sophocles tipi, kumas katlari sade giyimli bir erkek heykeli ile Helenistik bir tipin Roma Çaginda (M.S. 2. yüzyil) yapilmis bir kopyasi olan oturan mermer kadin heykelidir. 1949 yilinda Konuralp'in Sarafiye mevkiinde bulunan ve M.S. 3. yüzyila ait Mermer Çocuk heykeli de yine Istanbul Müzesine gönderilen eserler arasinda.

Milo Venüsü tipinde Venüs heykelcigi, mermerden yapilmis ve sandalini çözen Afrodit Heykeli, M.S. ikinci yüzyila ait çok sayida küçük plasto basligi, duvarlar önünde; zirhinda çelenk tutan iki zafer ilahesi ile süslü olan bir Roma imparatorunun zirhli heykelinin parçalari da bölgeden çikan önemli eserler arasindadir.

Lahit

Konuralp'in batisindaki Tepecik Nekrapolü'nde 1937 yilinda bulunmustur. Eser, Konuralp Müzesi bahçesinde sergilenmektedir. Mermerden yapilan bu eser 1.20 metre yükseklik, 1.22 metre genislik ve 2.47 metre uzunluga sahiptir. Lahitin tüm yüzeyinde kabartma boga baslariyla birbirlerine baglanan girlandlar içinde rozet ve insan baslari islenmistir. Ön yüzde, içinde kitabesi olmayan bir tabula ansata ile altta aslan, kartal, yaban domuzu ve balikçil kusu tasvirleri bulunmaktadir. Lahit M.Ö. 1. yüzyila tarihlendirilmektedir.

 

Mezar Stelleri ve Heykel Kaideleri

Genellikle dikdörtgen prizma seklinde ve alti üstü profilli olan bu eserler; üzerinde yer alan kitabeleri ile antik Konuralp hakkinda önemli bilgiler vermektedir. Sehirde çok sayida ele geçen mezar steli ve heykel kaideleri Konuralp Müzesi bahçesinde sergilenmektedir

 

Konuralp Hamami

Konuralp Beldesinde bulunan Hamamin disinda her hangi bir kitabe olmamasi nedeni ile hangi döneme ait olduguna dair kesin bir bilgi yoktur. Ancak, sehrin Fatihi Konur Alp tarafindan tesis edildigi rivayetler arasindadir. Güney dis duvari büyük mermer antik bloklarla yapilmis olan bina sehrin en eski Türk yapisidir.

Konuralp Camii

Düzce'ye bagli Konuralp Beldesinde bulunan Konuralp camii 14. yy'da yapildigi ve yüz yil kadar önce Dilaver Aga isimli bir sahis tarafindan onarilarak bugüne kadar korunabilmistir. Caminin eski bir kilisenin yerine yapildigi, altindan çikan kiliseye ait oldugu sanilan mermer taban dösemelerinin kaldirilarak müzede koruma altina alindigi edinilen bilgiler arasindadir.