Mersin Tarihi Mersin Resimleri
MERSİN'İN TARİHİ YERLERİ
Kleopatra Kapisi
Kleopatra Kapisi, Tarsus'un girisindedir. Bizans Döneminde insa edilen kent surlarinin Dag Kapisi, Adana Kapisi ve Deniz Kapisi bulunuyordu. Evliya Çelebi Seyahatnamesinde Tarsus'u anlatirken bu kapi için Iskele kapisi ismini takmistir.Kapinin yapiminda Horasan harci kullanilmistir. Kapinin kenari at nali seklinde ve yerden yüksekligi 6.17 m, derinligi ise 6.18 m. dir. Tarsus'un 18. Yüzyil sonlarina kadar oldukça saglam üç kapili surlari, 1835 yilinda Misirli Ibrahim Pasa tarafindan yiktirilmis ve sadece iki ayak üzerinde tek kemerli deniz kapisi kalmistir. Misir'in ünlü kraliçesi Kleopatra'nin sevgilisi Romali General Antonius ile Tarsus'da bulusmak üzere geldiklerinde, o zamanin limani olan Gözlü Kule'de büyük bir törenle karsilanmislar ve Deniz Kapisindan sehre geldigi söylenir. Bu nedenle Deniz Kapisina Kleopatra Kapisi da denir.
Gözlükule Höyügü
Neolitik Çagda (I.Ö. 5000) toprak tepe üzerinde kurulmus en eski medeniyeti yasamasiyla Anadolu kültürüne isik tutan önemli yerlesim merkezlerinden biridir. Ilk çagda Tarsus limani olarak kullanilmistir. Sehrin güneydogusunda bugün park olarak agaçlandirilmis 300 m. uzunlugunda ve 22 m. yüksekliginde bir höyüktür.
Burada 1934-1938 ve 1947 yillarinda Hetty Goldman tarafindan yapilan Arkeolojik kazilarda, Neolitik dönemden Islam dönemine kadar çesitli yapitlar bulunmustur. Neolitik döneme ait, siva parçalari, opsidon araç ve gereçler, ok uçlari, küçük mizraklar, seramikler,
Kalkolitik döneme ait içerisinde ölülerin gömüldügü küpler, testi ve çömlekler, ayni mimari tarzda yapilmis üst üste ev tabanlari.
Tunç dönemine ait Tunç silahlar, mühürler, dörtgen planli tas ve kerpiç evler gibi ilk mimari kalintilari. Bu çagda kentlesme ve siniflasma ortaya çikmis, kent yangindan sonra surlarla çevrilmistir. Hitit döneminde Kuziwatna Krali Isput Ahsu ile Hitit Krali Telepinus arasinda yapilan anlasmanin küçük bir bölümü, Gözlükule'de bu anlasmayi yapan Isput Ahsu'nun çevresi çivi ile yazili, ortasi Hiyeroglif bir mührü, Hitit krali 3. Hattusil'in karisi Hepa'ya ait mühür, bir arazi bagisi ile ilgili bir çivili yazili Hitit tableti, bir din adami tasvir eden kristal bir heykelcik ve Bogazköy surlarina benzer bir kale kalintilari bulunmaktadir. Gözlükule'de çikarilan eserler Adana Müzesi'nde sergilenmektedir.
Donuktas
Ilçenin, Tekke Mahalesinde bulunan Donuktas Ilçedeki anitlarin en eskisi olarak bilinmektedir. Yapi özellikleri ile bir Roma mabedi olmasi muhtemeldir. Dikdörtgen seklinde iç içe bölümleri bulunan çok eski bir yapidir.Tekke Mahallesindedir. Gayet kalin dis duvarlarin boyu 115 m., yapinin genisligi distan disa 43 m, yüksekligi 7 m, kalinligi 6.60 m.dir. Prof. Nezahat Baydur'un yürüttügü kazi çalismalarindan, bu yapinin tapinak oldugu anlasilmistir.
Donuktas'i gezen gezginlerden Sefir Barbaro, 1545 yillarinda yazdigi eserinde buranin bir saray oldugunu yazar, Hollanda'nin Tarsus Konsolosu Barker, 1835'de yazdigi "Kilikya" adli eserinde "Donuktas bir kral ailesi mezaridir. Fakat Serdanapol'in mezari degildir. Çünkü Serdanpol Ninova'da yakilmistir." Demektedir. Donuktas bazi kitaplarda da Jupiter Mabeti olarak geçmektedir.
Bir efsaneye göre Donuktas bir hükümdarin sarayi olup Gözlükule üzerindeymis, Hükümdar burada kizi ile yasarmis, zamanin peygamberi bu hükümdara darilarak sarayina tekme vurmus. Saray ters dönerek yuvarlanmis ve bugün bulundugu yere düsmüs
Bac Köprüsü (Justinianus Köprüsü)
Modern Tarsus kentinin dogusunda bulunan Justiniaus köprüsüne halk tarafindan eskiden sehre giriste alinan Bac Vergisinden dolayi Bac Köprüsü denilmektedir.
Adana-Ankara karayolunun Tarsus girisinde ve kuzeyindedir. Berdan (Tarsus) Çayi üzerindeki köprü, I.S.VI. yüzyilda Bizans Imparatoru Justiniaus (I.Ö.527-566) tarafindan yaptirilmistir. Birkaç kez ve en son olarak 1978 yilinda restore edilmistir.Eski dönemlerde köprüden geçme parali oldugundan bu köprüye vergi anlamina gelen Bac adi verilmistir.
Roma Yolu
Saglikli Köyü Tarsus'a 15 km. uzaklikta olup, köyün yukari daglik kisminda ana kaya üzerinde tas levhalarla döseli Roma yolu vardir. Roma yolu yüksek bir yerde olup, buradan Tarsus ve civari sahile kadar görülebilmektedir. Yolun genisligi yaklasik üç metredir. 3 km. lik kismi saglam durumdadir. Yolun her iki tarafinda bulunan korkuluk duvari yol boyunca devam etmektedir. Yol güzergahi üzerinde Roma ve Bizans devirlerine ait mezarlar ve yolla ilgili yazili onarim kitabeleri bulunmaktadir. Sözkonusu bu roma yolu üzerinde kemerli bir yapi vardir. Bu kapinin zafer taki ve kilikya sinirlarinin baslangiç yeri oldugu veya sinir kapisi olarak yapildigi tahmin edilmektedir. Tek sira kesme tastan yapilan kapinin genisligi 8.80 m, yüksekligi ise 5.20 m.dir
Ulu Cami
Cami-i Nur adiyla anilan ve bulundugu semte de Cami-Nur ismini veren bu cami, Tarsus merkezinde yer alan Türk-Islam sanatinin önde gelen eseridir.1579 yilinda Ramazanogullarindan Piri Pasanin oglu Ibrahim Bey tarafindan yaptirilmistir.Selçuk-Osmanli uslubunda tek serefeli minaresi olan cami Sen Piyer Kilisesi kalintilarinin üstüne yapilmistir. Yapida tümüyle kesme tas kullanilmistir. 47X13 m. boyutlarinda dikdörtgen plana sahip caminin iç avlusuna 10 m. yüksekliginde, 7.20 m. genisliginde olup, dogu, kuzey ve bati bölümlerini kapsayan 14 mermer sütunun tasidigi revak vardir.Avlu tas levhalarla kapli olup, ortada (H.1323) tarihli onarim kitabesi bulunan bir sadirvani mevcuttur. Camiye kuzey yönünden abidevi portalla girilir. Bu portal Memlük mimari özelliklerini tasiyan siyah beyaz mermerlerle süslüdür. Son cemaat yeri, dogu- bati dogrultusunda 14 adet baklava dilimli sütunlarin tasidigi orijinal kiremitlerle örtülü 16 kubbeden revakli ve 5 kapili avlu yer alir. Caminin iç mekan sütunlari "Iran Kemeri" adi verilen yari sivri kemerlerle birbirine baglanmistir. Caminin mimber, mihrap ve müezzin mahfili mermerden yapilmistir.Caminin dogu bölümünde ayri mekanda Hazreti Sit ve Lokman peygamberlerin makamlari ve Abbasi Halifesi olan ve Pozanti'da 833 (H.218) yilinda ölen Me'mun'un kabri bulunmaktadir. Cami Adana Kültür ve Tabiat Varliklarini Koruma Kurulunun 01.11.1990 gün ve 696 sayili karari ile tescil edilmistir
Eshab-i Kehf ( Yedi Uyurlar Magarasi )
Tarsus'un kuzeybatisinda 14 km. uzaklikta Dedeler Köyündedir. Kuran-i Kerim'de Kehf Suresinde sözü edilen bu magara Müslüman ve Hristyanlarca kutsal sayilir. Magaraya 15-20 merdivenle inilir. Eshab-i Kehf Magarasina ait bir efsane halk arasinda anlatilir; "Mitolojik tanrilara inanisin, gücünü kaybettigi dönemlerde, tek Tanriya inandiklari için eziyet edilmekten kaçan Hristiyan dinine mensup Yemliha, Mekseline, Mislina, Mernus, Sazenus, Tebernus ve Kefestetayus adinda yedi genç, Putperestlige dönmeyi kabul etmediklerinden Rum Hükümdar Dakyanus'un huzuruna çikarilmislar. Bu hükümdar, Putperestlik dinine bagli kalmalarini, aksi takdirde kendilerini öldürtecegini söyleyerek birkaç günlük zaman vermis. Köpekleri Kitmir ile birlikte bu yedi genç ölümden kurtulmak için verilen süreden fayadalanarak kaçmislar ve bu magaraya siginmislar. Allah tarafindan kendilerine 300 yil süre bir uyku verilmistir. Ilk uyanan, yiyecek almak için kente gider ama, elinde bulunan zamani geçmis para yüzünden yakalanir. Yakalayan parayi nerede buldugunu ve oraya götürülmesini ister. O da yalniz olmadigini yedi arkadasiyla beraber magarada kaldigini söyler. Onunla birlikte magaraya geldiginde yedi yavru kusun tünedigi bir yuvadan baska bir sey görmemistir.
Bu nedenle burasi "Yedi Uyurlar Magarasi" diye de anilir. Halk arasinda ziyaret dagi olarak bilinen dag, konik biçimi ve topografik görünümü itibariyla dogal bir özellik arz eder. Magara 300 m2 büyüklügünde 10 m yüksekligindedir. Magaranin içinde 3 tünel mevcuttur. Eshab-i Kehf Magarasinin yanina Osmanli Padisahi Abdulaziz tarafindan 1873 yilinda bir mescit yaptirilmistir.
Korikos Kalesi
Mersin-Erdemli-Silifke karayolunun 60. Km'sinde Kizkalesi beldesindedir. Roma ve Bizans dönemlerinde yogun olmak üzere, Islami devirlerde de iskan görmüstür. Nekropol alanindan çikarilan eserlerden burada ilk yerlesimin MÖ 4. yüzyila ait oldugu anlasilmistir. MÖ 1.yüzyilda kendi adina sikke darbettirmistir. Herodot bu kenti Gorges adinda Kibrisli bir prensin kurdugunu yazar. Korikos, Kilikya bölgesinin bir liman kenti oldugundan çok el degistirmistir. MÖ 4. yüzyilin sonunda Seleukhos Nikador Silifke kentini kurdugunda, Korikos'u yönetimi altina almistir. Kent, MS 72 yilinda Roma egemenligine girmis ve 450 yil Roma yönetimine bagli kalmis, bu dönemde tarim alaninda büyük bir gelisme göstererek zeytinyagi ihraç merkezi olmustur.
Bizanslilar zamaninda Arap istilalarina karsi etrafi kuvvetli surlarla çevrilmistir. 13. yüzyilda Kilikya Ermeni Kralliklari döneminde önemli bir icaret limani olmus, Ceneviz ve Venedik gemilerinin uygrak limani durumuna gelmistir. Korikos 1448 yilinda Karamanoglu Ibrahim Bey tarafindan ele geçeirilerek, yeniden imar edilmistir.
Örenyerinde iç ve dis kale kiliseler, sarniçlar, su kemerleri, kaya mezarlari, lahetler ve tas dösemeli Roma yollari kismen ayakta dir. Adini, adadaki kaleden almaktadir.
Kare planli kale, içiçe iki sira surdan olusmaktadir. Etrafi hendekle çevrilmistir. Kaleye giris bugün mevcut olmayan hareketli bir köprüyle saglanmakta idi. Bugünkü haliyle kale, tipik Orta Çag mimari özelliklerini yansitmaktadir
Ayas
Mersin'e 55 k. uzaklikta, Erdemli - Silifke karayolu üzerindedir. Kent önce ada üzerinde kurulmus, daha sonra Roma ve Bizans döneminde bugünkü Ayas köyünün bulundugu yerde gelismistir. Baslica kalintilari tiyatro, tapinak, liman kompleksi, su deposu ve su kemeri, hamamlar, lahitler, anit mezarlar ile Bizans döneminden kalma bazilikalardir.
Kapadokya Krali Arkeolos'un sarayinin ada üzerinde oldugu söylenir. Ada ile kara arasinda deniz, zamanla dolarak bugünkü duruma gelmistir
Nekropoller
Kentin kuzeyindeki bir vadinin her iki yamacina yayilmis olan nekropol sahasi, hem Helenistik, hem Roma, hem de Bizans dönemlerinde kullanilmis olup kaya oyma çok sayida mezar vardir.
Cennet - Cehennem
Cennet Çökügü:
Bir yeralti deresinin yolaçtigi kimyasal erozyonla tavanin çökmesi sonucu meydana gelmis büyük bir çukurdur. Elips biçimindeki agiz kismi çaplari 250 m ve 110 m olup derinligi 70 metredir. Çökük tabaninin güney ucunda 200 m uzunlugunda ve en derin noktasi 135 m olan büyük bir magara girisi ve bu magaranin agzinda küçük bir kilise vardir.
Kilisenin giris kapisi üzerindeki 4 satirlik kitabede, bu kilisenin V.yy'da Paulus adinda dindar bir kisi tarafindan Meryem Ana'ya ithafen yaptirilmis oldugu yazilmaktadir.
Cennet çökügünün içine her biri oldukça genis 452 basamakli tas bir merdivenle inilir. Kiliseye 300. basamakta varilir. Kiliseden sonraki magaranin bitim noktasinda mitolojik bir yeralti deresinin sesi duyulur.
Cehennem Çukuru:
Cennet çökügünün 75 m kuzeyindeki Cehennem çukuru da Cennet çökügü gibi olusmustur. Agiz çember çaplari 50 m ve 75 m, derinligi 128 metredir. Kenarlari içbükey oldugu için içerisine inmek mümkün olmamaktadir.
Mitolojiye göre Zeus, alevler kusan yüz basli ejderha Typhon'u buradaki bir kavgada yendikten sonra, onu Etna Yanardagi'nin altina sonsuza dek kapatmadan önce bir süre Cehennem çukurunda hapsetmistir.
Astim - Dilek Magarasi:
Cennet çökügünün 300 m güneybatisindadir. Içine helezonik demir bir merdivenle inilir. Birbirine baglantili, toplam uzunlugu 200 metreyi bulan galeriler çok ilginç sekilli dev sarkit ve
dikitlerle süslüdür. Içi isiklandirilmis olup, magaranin astimlilara iyi geldigine inanildigi ve içinde dilek tutuldugu için Astim - Dilek Magarasi denmistir. Magarada sicaklik ortalamasi 15 derece santigrat olup, nem orani yazin %85, kisin %95'e ulasir.
Cennet ve Cehennem çökükleri ile Astim - Dilek Magarasi çevresindeki agaç ve çali dallarina burayi ziyarete gelenler dilek dileyip bez parçasi baglarlar
Silifke Kalesi
Temel tespitlerine göre Helenistik veya erken Roma dönemine ait oldugu anlasilan kale, geçirdigi onarim ve degisiklikler sonucu bugün bir Ortaçag kalesi görünümündedir.
Silifke'ye hakim, 185 m yüksekliginde bir tepe üzerinde yapilmis olan, etrafi kuru hendekle çevrili oval biçimdeki kalenin içinde kemerli galeriler, su sarniçlari, depolar ve diger yapi kalintilari bulunmaktadir.
Ünlü gezgin Evliya Çelebi Seyahatname'sinde, XVII. yy'da Silifke Kalesi'nin 23 burcu oldugunu, içinde bir cami ve 60 ev bulundugunu yazar. Ancak, burçlarin bir kismi ve kale içi tamamen yikik durumda oldugundan tam tespiti yapmak mümkün degildir. Halen görülebilen 10 adet burç mevcuttur.
Zeus Tapinagi
Üç ayri dönemde hizmet vermis olan bu tapinak tanrilarin babasi Zeus'un dev ejderha Typhon'a karsi kazandigi zaferin bir simgesi olarak yapilmistir. Kuzey yan duvarinin dogusundaki taslarda Helenistik ve Roma dönemlerinde görev yapmis 130 din ve devlet adaminin isimleri kazinarak yazilmistir. Bu bilgiler isiginda, tapinagin geç Helenistik veya erken Roma döneminde yapilmis oldugu düsünülebilir.
Hristiyanlik döneminde tümüyle yikilarak, kendi taslari ile kiliseye çevrilmistir. Kimin adina ve ne zaman yapildigi kesin bilinmeyen kilise en erken IV.yy; en geç V.yy'dan kalmadir.
Çukurpinar Magarasi (Düdeni)
Anamur'un kuzeyinde 46 km. uzaklikta 1880 metre yüksekliktedir. Taseli platosundaki sugözü yakininda Çukurpinar yaylasindadir. 1990 yilinda bulunan ve Türkiyenin en büyük magarasi oldugu söylenen magaranin, tahmin edilenden de büyük olabilecegi söylenmektedir. Son arastirmalara göre 924 metreye kadar inilmistir. Magaracilar tarafindan yapilan arastirmalar halen sürdürülmekte olup, simdiki arastirmalara göre dünyanin ikinci büyük magarasi durumundadir.
Mamure Kalesi
Silifke-Anamur karayolu üzerinde, Anamur'un 6 km. güneydogusunda deniz kenarinda yer alan Mamure Kalesi'nin oturumu 23500 m2.'dir M.S IV. Yüzyilda Romalilar tarafindan yapilmis olan kale, sonralari Bizanslilar ve Haçlilar zamaninda genisletilmistir. Selçuklu Sultani Alaaddin Keykubat tarafindan 1221 yilinda ele geçirildigi sirada yikilan kalenin yerine bügünkü kale yapilmistir. Daha sonra burasi; Karamanogullari ve Osmanlilara geçmistir.Bir kervansaray görünümünde olan Mamure Kalesi, en iyi korunmus Anadolu kentlerinden biridir. Kuleler, surlar, mazgallari ile hala ayaktadir. Kalenin beden duvarinin üzerinde bulunan tek kitabede 1450 (Karamanoglu Ibrahim Zamani) tarihi yazilidir Sikari tarihine göre; "Anamur ve Taseli'nin Kagirler tarafindan zapt ve harap edilmesi üzerine Karamanoglu Mahmut Bey (1300-1308) 36.000 kisilik ordusuyla düsmani bozguna ugratip, kaleyi ele geçirmis, mamur edip, adini Mamuriye koymustur." kaydi geçer.
Bir hendekle çevrili bulunan 36 kuleli kale, üst avludan olusmustur. Bati avlusunda halen ibadete açik, onarim görmüs tek minareli tarihi bir cami bulunmaktadir. Iki bölümden olusan kalede, iç içe iki sur ve surlar üzerinde kaleyi bütünüyle dolasan ve bir taraftan bir tarafa geçisi saglayan burçlar arasinda bir yol vardir. Bu yil üzerinde 35 normal, 4 büyük olmak üzere 39 kule bulunmaktadir
Alahan Manastiri
Evliya Çelebi'nin "Ustasinin elinden yeni çikmis gibi duruyor" diye anlattigi Alahan Manastiri Karaman karayolu üzerinde, Mut'un 20 km. kuzeyinde, orman ürünleri deposunun yanindan saga sapilan ve 4-5 km. içeride Geçimli (Malya) köyü civarindadir. 1000-1200 m. yükseklikte ve Göksu Vadisine bakan dik bir yamaca oturtulmustur.
Hristiyanligin Kapadokya ve Likonya (Konya)' da yayilmasi sirasinda bu yeni dini kabul edenlerin takibe ugramasi, inanmayanlar tarafindan öldürülme korkusu, Hz. Isa'ya inananlari daglik bölgelerdeki magara kaya oyuklarinda ibadete zorlamistir. Isa'nin havarilerinden St. Paul ve yine Tarsus'ta yasamis Hristiyan öncülerinden Barnabas 441 yilinda Hiristiyanligi yaymak için Konya-Kapadokya ve Antalya-Antakya'ya kadar macerali yolculuklar yapmistir.
Iste bu iki Hristiyan Aziz'in gezileri sirasinda konakladiklari her yerde anilarina mabetler yapilmistir. Alahan Manastiri bunlardan biridir.
440-442 yillarinda yapilmis oldugu tahmin edilen Alahan Manastir Külliyesi, Bati Kilisesi, Manastir, Dogu Kilisesi, kayalara oyulmus kesis odaciklari ve çevredeki mezarlardan olusmaktadir. Kilise binalari, Ayasofya Müzesi ile ortak mimari özellikleri tasimaktadir. Süslemesinde usta bir tas oymaciligi görülür. Ilk kilise korint baslikla iki dizi sütunla üç nefe ayrilmistir. Narteksten ana mekana geçilen kapinin atki ve yan dikmeleri kabartmalarla süslüdür. St. Paul, St. Pierre figürlerinden baska bir çelengi tasiyan altisar kanatli Cebrail, Mikail'in simgesel yaratiklari ezisi, kükreyen aslan, kartal ve öküz sembolleri, incil yazilarinin tasvirleri, üzüm salkimlari, asma yapraklari ve balik motifleri zengin bir sekilde tasfir edilmistir.
Kiliselerin dogusundaki genis avlunun güneyinde dinsel törenlerin yapildigi dehliz, 11 m. uzunlugunda kemerli ve sütunlu bir galeri seklindedir. Galerinin ortasinda kalabalik kabartma süsleme ile her yani isli büyük bir nis bulunmaktadi.Galeride apsisli vaftizhane ve karsisinda Alahan Manastirinin en görkemli yapisi olan mezarlar bulunmaktadir. Bu mezarlarin kuzey duvari kayaya yontulmus, üst örtüsü yoktur. Ana nefin ortasi ilginçtir. Burasi paye ve sütunlara oturan dört kemerle örtülü kare planli bir kule biçimindedir. Kuli yukarida sekizgene dönüstürülmüstür. Kapi çerçevesi süslüdür.
Alahan Manastirinin Mezarlarindan birinin kitabesinde söyle yazilmistir. "Burada çok mümtaz, Flavius Severinus ve Flavius Cadalaippus'un Konsüllügün'den sonra Indictio'nun 15. Senesinin 13 Subatinda Mukaddes oruçlarinin ilk haftasinin Sali günü ölmüs olan hatirasi mukaddes kurucu T............ yatiyor."
Ayrica, Maya Köyü yakinlarinda vade içinde ve yeraltinda kirmizi ve yesil boyali "Renkli kilise" vardir. Bu kilise yeni gibi görünmektedir.
Kleopatra Kapisi, Tarsus'un girisindedir. Bizans Döneminde insa edilen kent surlarinin Dag Kapisi, Adana Kapisi ve Deniz Kapisi bulunuyordu. Evliya Çelebi Seyahatnamesinde Tarsus'u anlatirken bu kapi için Iskele kapisi ismini takmistir.Kapinin yapiminda Horasan harci kullanilmistir. Kapinin kenari at nali seklinde ve yerden yüksekligi 6.17 m, derinligi ise 6.18 m. dir. Tarsus'un 18. Yüzyil sonlarina kadar oldukça saglam üç kapili surlari, 1835 yilinda Misirli Ibrahim Pasa tarafindan yiktirilmis ve sadece iki ayak üzerinde tek kemerli deniz kapisi kalmistir. Misir'in ünlü kraliçesi Kleopatra'nin sevgilisi Romali General Antonius ile Tarsus'da bulusmak üzere geldiklerinde, o zamanin limani olan Gözlü Kule'de büyük bir törenle karsilanmislar ve Deniz Kapisindan sehre geldigi söylenir. Bu nedenle Deniz Kapisina Kleopatra Kapisi da denir.
Gözlükule Höyügü
Neolitik Çagda (I.Ö. 5000) toprak tepe üzerinde kurulmus en eski medeniyeti yasamasiyla Anadolu kültürüne isik tutan önemli yerlesim merkezlerinden biridir. Ilk çagda Tarsus limani olarak kullanilmistir. Sehrin güneydogusunda bugün park olarak agaçlandirilmis 300 m. uzunlugunda ve 22 m. yüksekliginde bir höyüktür.
Burada 1934-1938 ve 1947 yillarinda Hetty Goldman tarafindan yapilan Arkeolojik kazilarda, Neolitik dönemden Islam dönemine kadar çesitli yapitlar bulunmustur. Neolitik döneme ait, siva parçalari, opsidon araç ve gereçler, ok uçlari, küçük mizraklar, seramikler,
Kalkolitik döneme ait içerisinde ölülerin gömüldügü küpler, testi ve çömlekler, ayni mimari tarzda yapilmis üst üste ev tabanlari.
Tunç dönemine ait Tunç silahlar, mühürler, dörtgen planli tas ve kerpiç evler gibi ilk mimari kalintilari. Bu çagda kentlesme ve siniflasma ortaya çikmis, kent yangindan sonra surlarla çevrilmistir. Hitit döneminde Kuziwatna Krali Isput Ahsu ile Hitit Krali Telepinus arasinda yapilan anlasmanin küçük bir bölümü, Gözlükule'de bu anlasmayi yapan Isput Ahsu'nun çevresi çivi ile yazili, ortasi Hiyeroglif bir mührü, Hitit krali 3. Hattusil'in karisi Hepa'ya ait mühür, bir arazi bagisi ile ilgili bir çivili yazili Hitit tableti, bir din adami tasvir eden kristal bir heykelcik ve Bogazköy surlarina benzer bir kale kalintilari bulunmaktadir. Gözlükule'de çikarilan eserler Adana Müzesi'nde sergilenmektedir.
Donuktas
Ilçenin, Tekke Mahalesinde bulunan Donuktas Ilçedeki anitlarin en eskisi olarak bilinmektedir. Yapi özellikleri ile bir Roma mabedi olmasi muhtemeldir. Dikdörtgen seklinde iç içe bölümleri bulunan çok eski bir yapidir.Tekke Mahallesindedir. Gayet kalin dis duvarlarin boyu 115 m., yapinin genisligi distan disa 43 m, yüksekligi 7 m, kalinligi 6.60 m.dir. Prof. Nezahat Baydur'un yürüttügü kazi çalismalarindan, bu yapinin tapinak oldugu anlasilmistir.
Donuktas'i gezen gezginlerden Sefir Barbaro, 1545 yillarinda yazdigi eserinde buranin bir saray oldugunu yazar, Hollanda'nin Tarsus Konsolosu Barker, 1835'de yazdigi "Kilikya" adli eserinde "Donuktas bir kral ailesi mezaridir. Fakat Serdanapol'in mezari degildir. Çünkü Serdanpol Ninova'da yakilmistir." Demektedir. Donuktas bazi kitaplarda da Jupiter Mabeti olarak geçmektedir.
Bir efsaneye göre Donuktas bir hükümdarin sarayi olup Gözlükule üzerindeymis, Hükümdar burada kizi ile yasarmis, zamanin peygamberi bu hükümdara darilarak sarayina tekme vurmus. Saray ters dönerek yuvarlanmis ve bugün bulundugu yere düsmüs
Bac Köprüsü (Justinianus Köprüsü)
Modern Tarsus kentinin dogusunda bulunan Justiniaus köprüsüne halk tarafindan eskiden sehre giriste alinan Bac Vergisinden dolayi Bac Köprüsü denilmektedir.
Adana-Ankara karayolunun Tarsus girisinde ve kuzeyindedir. Berdan (Tarsus) Çayi üzerindeki köprü, I.S.VI. yüzyilda Bizans Imparatoru Justiniaus (I.Ö.527-566) tarafindan yaptirilmistir. Birkaç kez ve en son olarak 1978 yilinda restore edilmistir.Eski dönemlerde köprüden geçme parali oldugundan bu köprüye vergi anlamina gelen Bac adi verilmistir.
Roma Yolu
Saglikli Köyü Tarsus'a 15 km. uzaklikta olup, köyün yukari daglik kisminda ana kaya üzerinde tas levhalarla döseli Roma yolu vardir. Roma yolu yüksek bir yerde olup, buradan Tarsus ve civari sahile kadar görülebilmektedir. Yolun genisligi yaklasik üç metredir. 3 km. lik kismi saglam durumdadir. Yolun her iki tarafinda bulunan korkuluk duvari yol boyunca devam etmektedir. Yol güzergahi üzerinde Roma ve Bizans devirlerine ait mezarlar ve yolla ilgili yazili onarim kitabeleri bulunmaktadir. Sözkonusu bu roma yolu üzerinde kemerli bir yapi vardir. Bu kapinin zafer taki ve kilikya sinirlarinin baslangiç yeri oldugu veya sinir kapisi olarak yapildigi tahmin edilmektedir. Tek sira kesme tastan yapilan kapinin genisligi 8.80 m, yüksekligi ise 5.20 m.dir
Ulu Cami
Cami-i Nur adiyla anilan ve bulundugu semte de Cami-Nur ismini veren bu cami, Tarsus merkezinde yer alan Türk-Islam sanatinin önde gelen eseridir.1579 yilinda Ramazanogullarindan Piri Pasanin oglu Ibrahim Bey tarafindan yaptirilmistir.Selçuk-Osmanli uslubunda tek serefeli minaresi olan cami Sen Piyer Kilisesi kalintilarinin üstüne yapilmistir. Yapida tümüyle kesme tas kullanilmistir. 47X13 m. boyutlarinda dikdörtgen plana sahip caminin iç avlusuna 10 m. yüksekliginde, 7.20 m. genisliginde olup, dogu, kuzey ve bati bölümlerini kapsayan 14 mermer sütunun tasidigi revak vardir.Avlu tas levhalarla kapli olup, ortada (H.1323) tarihli onarim kitabesi bulunan bir sadirvani mevcuttur. Camiye kuzey yönünden abidevi portalla girilir. Bu portal Memlük mimari özelliklerini tasiyan siyah beyaz mermerlerle süslüdür. Son cemaat yeri, dogu- bati dogrultusunda 14 adet baklava dilimli sütunlarin tasidigi orijinal kiremitlerle örtülü 16 kubbeden revakli ve 5 kapili avlu yer alir. Caminin iç mekan sütunlari "Iran Kemeri" adi verilen yari sivri kemerlerle birbirine baglanmistir. Caminin mimber, mihrap ve müezzin mahfili mermerden yapilmistir.Caminin dogu bölümünde ayri mekanda Hazreti Sit ve Lokman peygamberlerin makamlari ve Abbasi Halifesi olan ve Pozanti'da 833 (H.218) yilinda ölen Me'mun'un kabri bulunmaktadir. Cami Adana Kültür ve Tabiat Varliklarini Koruma Kurulunun 01.11.1990 gün ve 696 sayili karari ile tescil edilmistir
Eshab-i Kehf ( Yedi Uyurlar Magarasi )
Tarsus'un kuzeybatisinda 14 km. uzaklikta Dedeler Köyündedir. Kuran-i Kerim'de Kehf Suresinde sözü edilen bu magara Müslüman ve Hristyanlarca kutsal sayilir. Magaraya 15-20 merdivenle inilir. Eshab-i Kehf Magarasina ait bir efsane halk arasinda anlatilir; "Mitolojik tanrilara inanisin, gücünü kaybettigi dönemlerde, tek Tanriya inandiklari için eziyet edilmekten kaçan Hristiyan dinine mensup Yemliha, Mekseline, Mislina, Mernus, Sazenus, Tebernus ve Kefestetayus adinda yedi genç, Putperestlige dönmeyi kabul etmediklerinden Rum Hükümdar Dakyanus'un huzuruna çikarilmislar. Bu hükümdar, Putperestlik dinine bagli kalmalarini, aksi takdirde kendilerini öldürtecegini söyleyerek birkaç günlük zaman vermis. Köpekleri Kitmir ile birlikte bu yedi genç ölümden kurtulmak için verilen süreden fayadalanarak kaçmislar ve bu magaraya siginmislar. Allah tarafindan kendilerine 300 yil süre bir uyku verilmistir. Ilk uyanan, yiyecek almak için kente gider ama, elinde bulunan zamani geçmis para yüzünden yakalanir. Yakalayan parayi nerede buldugunu ve oraya götürülmesini ister. O da yalniz olmadigini yedi arkadasiyla beraber magarada kaldigini söyler. Onunla birlikte magaraya geldiginde yedi yavru kusun tünedigi bir yuvadan baska bir sey görmemistir.
Bu nedenle burasi "Yedi Uyurlar Magarasi" diye de anilir. Halk arasinda ziyaret dagi olarak bilinen dag, konik biçimi ve topografik görünümü itibariyla dogal bir özellik arz eder. Magara 300 m2 büyüklügünde 10 m yüksekligindedir. Magaranin içinde 3 tünel mevcuttur. Eshab-i Kehf Magarasinin yanina Osmanli Padisahi Abdulaziz tarafindan 1873 yilinda bir mescit yaptirilmistir.
Korikos Kalesi
Mersin-Erdemli-Silifke karayolunun 60. Km'sinde Kizkalesi beldesindedir. Roma ve Bizans dönemlerinde yogun olmak üzere, Islami devirlerde de iskan görmüstür. Nekropol alanindan çikarilan eserlerden burada ilk yerlesimin MÖ 4. yüzyila ait oldugu anlasilmistir. MÖ 1.yüzyilda kendi adina sikke darbettirmistir. Herodot bu kenti Gorges adinda Kibrisli bir prensin kurdugunu yazar. Korikos, Kilikya bölgesinin bir liman kenti oldugundan çok el degistirmistir. MÖ 4. yüzyilin sonunda Seleukhos Nikador Silifke kentini kurdugunda, Korikos'u yönetimi altina almistir. Kent, MS 72 yilinda Roma egemenligine girmis ve 450 yil Roma yönetimine bagli kalmis, bu dönemde tarim alaninda büyük bir gelisme göstererek zeytinyagi ihraç merkezi olmustur.
Bizanslilar zamaninda Arap istilalarina karsi etrafi kuvvetli surlarla çevrilmistir. 13. yüzyilda Kilikya Ermeni Kralliklari döneminde önemli bir icaret limani olmus, Ceneviz ve Venedik gemilerinin uygrak limani durumuna gelmistir. Korikos 1448 yilinda Karamanoglu Ibrahim Bey tarafindan ele geçeirilerek, yeniden imar edilmistir.
Örenyerinde iç ve dis kale kiliseler, sarniçlar, su kemerleri, kaya mezarlari, lahetler ve tas dösemeli Roma yollari kismen ayakta dir. Adini, adadaki kaleden almaktadir.
Kare planli kale, içiçe iki sira surdan olusmaktadir. Etrafi hendekle çevrilmistir. Kaleye giris bugün mevcut olmayan hareketli bir köprüyle saglanmakta idi. Bugünkü haliyle kale, tipik Orta Çag mimari özelliklerini yansitmaktadir
Ayas
Mersin'e 55 k. uzaklikta, Erdemli - Silifke karayolu üzerindedir. Kent önce ada üzerinde kurulmus, daha sonra Roma ve Bizans döneminde bugünkü Ayas köyünün bulundugu yerde gelismistir. Baslica kalintilari tiyatro, tapinak, liman kompleksi, su deposu ve su kemeri, hamamlar, lahitler, anit mezarlar ile Bizans döneminden kalma bazilikalardir.
Kapadokya Krali Arkeolos'un sarayinin ada üzerinde oldugu söylenir. Ada ile kara arasinda deniz, zamanla dolarak bugünkü duruma gelmistir
Nekropoller
Kentin kuzeyindeki bir vadinin her iki yamacina yayilmis olan nekropol sahasi, hem Helenistik, hem Roma, hem de Bizans dönemlerinde kullanilmis olup kaya oyma çok sayida mezar vardir.
Cennet - Cehennem
Cennet Çökügü:
Bir yeralti deresinin yolaçtigi kimyasal erozyonla tavanin çökmesi sonucu meydana gelmis büyük bir çukurdur. Elips biçimindeki agiz kismi çaplari 250 m ve 110 m olup derinligi 70 metredir. Çökük tabaninin güney ucunda 200 m uzunlugunda ve en derin noktasi 135 m olan büyük bir magara girisi ve bu magaranin agzinda küçük bir kilise vardir.
Kilisenin giris kapisi üzerindeki 4 satirlik kitabede, bu kilisenin V.yy'da Paulus adinda dindar bir kisi tarafindan Meryem Ana'ya ithafen yaptirilmis oldugu yazilmaktadir.
Cennet çökügünün içine her biri oldukça genis 452 basamakli tas bir merdivenle inilir. Kiliseye 300. basamakta varilir. Kiliseden sonraki magaranin bitim noktasinda mitolojik bir yeralti deresinin sesi duyulur.
Cehennem Çukuru:
Cennet çökügünün 75 m kuzeyindeki Cehennem çukuru da Cennet çökügü gibi olusmustur. Agiz çember çaplari 50 m ve 75 m, derinligi 128 metredir. Kenarlari içbükey oldugu için içerisine inmek mümkün olmamaktadir.
Mitolojiye göre Zeus, alevler kusan yüz basli ejderha Typhon'u buradaki bir kavgada yendikten sonra, onu Etna Yanardagi'nin altina sonsuza dek kapatmadan önce bir süre Cehennem çukurunda hapsetmistir.
Astim - Dilek Magarasi:
Cennet çökügünün 300 m güneybatisindadir. Içine helezonik demir bir merdivenle inilir. Birbirine baglantili, toplam uzunlugu 200 metreyi bulan galeriler çok ilginç sekilli dev sarkit ve
dikitlerle süslüdür. Içi isiklandirilmis olup, magaranin astimlilara iyi geldigine inanildigi ve içinde dilek tutuldugu için Astim - Dilek Magarasi denmistir. Magarada sicaklik ortalamasi 15 derece santigrat olup, nem orani yazin %85, kisin %95'e ulasir.
Cennet ve Cehennem çökükleri ile Astim - Dilek Magarasi çevresindeki agaç ve çali dallarina burayi ziyarete gelenler dilek dileyip bez parçasi baglarlar
Silifke Kalesi
Temel tespitlerine göre Helenistik veya erken Roma dönemine ait oldugu anlasilan kale, geçirdigi onarim ve degisiklikler sonucu bugün bir Ortaçag kalesi görünümündedir.
Silifke'ye hakim, 185 m yüksekliginde bir tepe üzerinde yapilmis olan, etrafi kuru hendekle çevrili oval biçimdeki kalenin içinde kemerli galeriler, su sarniçlari, depolar ve diger yapi kalintilari bulunmaktadir.
Ünlü gezgin Evliya Çelebi Seyahatname'sinde, XVII. yy'da Silifke Kalesi'nin 23 burcu oldugunu, içinde bir cami ve 60 ev bulundugunu yazar. Ancak, burçlarin bir kismi ve kale içi tamamen yikik durumda oldugundan tam tespiti yapmak mümkün degildir. Halen görülebilen 10 adet burç mevcuttur.
Zeus Tapinagi
Üç ayri dönemde hizmet vermis olan bu tapinak tanrilarin babasi Zeus'un dev ejderha Typhon'a karsi kazandigi zaferin bir simgesi olarak yapilmistir. Kuzey yan duvarinin dogusundaki taslarda Helenistik ve Roma dönemlerinde görev yapmis 130 din ve devlet adaminin isimleri kazinarak yazilmistir. Bu bilgiler isiginda, tapinagin geç Helenistik veya erken Roma döneminde yapilmis oldugu düsünülebilir.
Hristiyanlik döneminde tümüyle yikilarak, kendi taslari ile kiliseye çevrilmistir. Kimin adina ve ne zaman yapildigi kesin bilinmeyen kilise en erken IV.yy; en geç V.yy'dan kalmadir.
Çukurpinar Magarasi (Düdeni)
Anamur'un kuzeyinde 46 km. uzaklikta 1880 metre yüksekliktedir. Taseli platosundaki sugözü yakininda Çukurpinar yaylasindadir. 1990 yilinda bulunan ve Türkiyenin en büyük magarasi oldugu söylenen magaranin, tahmin edilenden de büyük olabilecegi söylenmektedir. Son arastirmalara göre 924 metreye kadar inilmistir. Magaracilar tarafindan yapilan arastirmalar halen sürdürülmekte olup, simdiki arastirmalara göre dünyanin ikinci büyük magarasi durumundadir.
Mamure Kalesi
Silifke-Anamur karayolu üzerinde, Anamur'un 6 km. güneydogusunda deniz kenarinda yer alan Mamure Kalesi'nin oturumu 23500 m2.'dir M.S IV. Yüzyilda Romalilar tarafindan yapilmis olan kale, sonralari Bizanslilar ve Haçlilar zamaninda genisletilmistir. Selçuklu Sultani Alaaddin Keykubat tarafindan 1221 yilinda ele geçirildigi sirada yikilan kalenin yerine bügünkü kale yapilmistir. Daha sonra burasi; Karamanogullari ve Osmanlilara geçmistir.Bir kervansaray görünümünde olan Mamure Kalesi, en iyi korunmus Anadolu kentlerinden biridir. Kuleler, surlar, mazgallari ile hala ayaktadir. Kalenin beden duvarinin üzerinde bulunan tek kitabede 1450 (Karamanoglu Ibrahim Zamani) tarihi yazilidir Sikari tarihine göre; "Anamur ve Taseli'nin Kagirler tarafindan zapt ve harap edilmesi üzerine Karamanoglu Mahmut Bey (1300-1308) 36.000 kisilik ordusuyla düsmani bozguna ugratip, kaleyi ele geçirmis, mamur edip, adini Mamuriye koymustur." kaydi geçer.
Bir hendekle çevrili bulunan 36 kuleli kale, üst avludan olusmustur. Bati avlusunda halen ibadete açik, onarim görmüs tek minareli tarihi bir cami bulunmaktadir. Iki bölümden olusan kalede, iç içe iki sur ve surlar üzerinde kaleyi bütünüyle dolasan ve bir taraftan bir tarafa geçisi saglayan burçlar arasinda bir yol vardir. Bu yil üzerinde 35 normal, 4 büyük olmak üzere 39 kule bulunmaktadir
Alahan Manastiri
Evliya Çelebi'nin "Ustasinin elinden yeni çikmis gibi duruyor" diye anlattigi Alahan Manastiri Karaman karayolu üzerinde, Mut'un 20 km. kuzeyinde, orman ürünleri deposunun yanindan saga sapilan ve 4-5 km. içeride Geçimli (Malya) köyü civarindadir. 1000-1200 m. yükseklikte ve Göksu Vadisine bakan dik bir yamaca oturtulmustur.
Hristiyanligin Kapadokya ve Likonya (Konya)' da yayilmasi sirasinda bu yeni dini kabul edenlerin takibe ugramasi, inanmayanlar tarafindan öldürülme korkusu, Hz. Isa'ya inananlari daglik bölgelerdeki magara kaya oyuklarinda ibadete zorlamistir. Isa'nin havarilerinden St. Paul ve yine Tarsus'ta yasamis Hristiyan öncülerinden Barnabas 441 yilinda Hiristiyanligi yaymak için Konya-Kapadokya ve Antalya-Antakya'ya kadar macerali yolculuklar yapmistir.
Iste bu iki Hristiyan Aziz'in gezileri sirasinda konakladiklari her yerde anilarina mabetler yapilmistir. Alahan Manastiri bunlardan biridir.
440-442 yillarinda yapilmis oldugu tahmin edilen Alahan Manastir Külliyesi, Bati Kilisesi, Manastir, Dogu Kilisesi, kayalara oyulmus kesis odaciklari ve çevredeki mezarlardan olusmaktadir. Kilise binalari, Ayasofya Müzesi ile ortak mimari özellikleri tasimaktadir. Süslemesinde usta bir tas oymaciligi görülür. Ilk kilise korint baslikla iki dizi sütunla üç nefe ayrilmistir. Narteksten ana mekana geçilen kapinin atki ve yan dikmeleri kabartmalarla süslüdür. St. Paul, St. Pierre figürlerinden baska bir çelengi tasiyan altisar kanatli Cebrail, Mikail'in simgesel yaratiklari ezisi, kükreyen aslan, kartal ve öküz sembolleri, incil yazilarinin tasvirleri, üzüm salkimlari, asma yapraklari ve balik motifleri zengin bir sekilde tasfir edilmistir.
Kiliselerin dogusundaki genis avlunun güneyinde dinsel törenlerin yapildigi dehliz, 11 m. uzunlugunda kemerli ve sütunlu bir galeri seklindedir. Galerinin ortasinda kalabalik kabartma süsleme ile her yani isli büyük bir nis bulunmaktadi.Galeride apsisli vaftizhane ve karsisinda Alahan Manastirinin en görkemli yapisi olan mezarlar bulunmaktadir. Bu mezarlarin kuzey duvari kayaya yontulmus, üst örtüsü yoktur. Ana nefin ortasi ilginçtir. Burasi paye ve sütunlara oturan dört kemerle örtülü kare planli bir kule biçimindedir. Kuli yukarida sekizgene dönüstürülmüstür. Kapi çerçevesi süslüdür.
Alahan Manastirinin Mezarlarindan birinin kitabesinde söyle yazilmistir. "Burada çok mümtaz, Flavius Severinus ve Flavius Cadalaippus'un Konsüllügün'den sonra Indictio'nun 15. Senesinin 13 Subatinda Mukaddes oruçlarinin ilk haftasinin Sali günü ölmüs olan hatirasi mukaddes kurucu T............ yatiyor."
Ayrica, Maya Köyü yakinlarinda vade içinde ve yeraltinda kirmizi ve yesil boyali "Renkli kilise" vardir. Bu kilise yeni gibi görünmektedir.